25 Haziran 2014 Çarşamba

İstanbullular Galata Meydanı'nı Beltur'dan ikinci kez geri aldı

#occupygalata İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işlettiği çay ocağı Beltur'un Galata Kulesi Meydanı'nı işgalinden bu yana ikinci 'işgale karşı işgal' eylemi 22 Haziran 2014 Pazar günü gerçekleşti. İlk işgale karşı işgal eylemi için Cumartesi gününe çağrı yapılmış ve Beltur masalarının kapladığı meydan, masaların etrafını sarıp oturarak piknik yapan yüzlerce kişi tarafından geri alınmıştı. Pazar günü bundan daha şiddetli bir meydanı geri alma eylemi düzenlendi, Beltur'un masa ve sandalyeleri darmadağın edildi; ancak eylem Trans Onur Yürüyüşü sonrası kendiliğinden ve aniden geliştiği için bu kez basına yansımadı.







5. Trans Onur Yürüyüşü'nün ardından Tünel Meydanı'nda dinlenmeye geçen yaklaşık 400 kişi, aralarından birkaç kişinin Galata Meydanı'ndaki Beltur işgalini hatırlatması üzerine Direnişin Ritimleri ile beraber Tünel'den kuleye doğru slogan ve şarkılarla yürüyüşe geçti. Meydana varıldığında Beltur'un işgal ettiği alanı saran kalabalık, meydan gaspının simgesi olan masa ve sandalyeleri darmadağın etti. Kalan masaların üzerine çıkıp göbek atıldı. Kuledibi'nde birdirbir oynandı, kuleye dayanarak uzun eşek oynandı. Seyyar bir podyum kurularak 'catwalk' yürüyüşler denendi. Hava kararınca ateşli gösteriler düzenlendi. Toplum baskısı yüzünden bir türlü sokakta yaşam bulamayan kuir eğilim ve performanslar özgürce deneyimlendi. "Baskı şiddet ahlaksa biz ahlaksızız", "Transfobik devlet yıkılacak elbet", "Meydanlar halkındır işgal edilemez", "Beyoğlu'nu sata sata kalmadı kalmadı, Misbah paraya doymadı doymadı", "Aile çay bahçesi, kimin ailesi?", "Ay ayol anarşi" gibi sloganlar atıldı.




Eylem saat 19:30 sularında başlayıp gece yarısına kadar sürdü. Cumartesi günkü Beltur-eylemci gerginliğinin aksine bu kez Beltur işletmecileri eylemcilere saldırmadı. Saatler boyu masa ve sandalyeler dağınık kaldıktan sonra bu gece iş çıkmayacağını anlayan Beltur masa ve sandalyelerini toplayarak "dükkanı kapadı." Özellikle kadınlara ve LGBTİ bireylere rahatsız edici dik bakışlar atan meydandaki bazı kişiler ise olay çıkarmayı denemedi. Çevrede eylemi seyreden bazı esnaflar ve taksiciler ise eylemcilerin bazılarını "ibne" gibi sözlerle kendilerince hakir görmekle beraber Beltur'un meydana çöreklenmesini de doğru bulmadıklarını ifade ettiler. Eylem boyunca meydan ve çevresine hiçbir resmi polis aracı ve üniformalı polisin bulunmaması da dikkat çekti. Sivil polis olduğu tahmin edilen bazı kişiler ve araçlar eylemi uzaktan takip etmekle yetindi.




Yeryüzüne Özgürlük Derneği'nin geçen sene yayınladığı iki bildiride üzerinde durduğu gibi kentler zaten insanın doğa üzerindeki iktidarının, hayvanların ve ilkellerin yaşam alanlarına vurduğu darbenin simgesidir. Özetle her şehir zaten tecavüzdür, işgaldir. Bu gerçek yanı başımızda iken yalnızca kent meydanlarını veya binalarını paylaşıp paylaşamama üzerine dönen tartışma, insanmerkezcilik tartışmasını baştan gözardı etmek suretiyle alevlenir. Yine de bu yaklaşım, kentlerde doğmuş, bir nevi ona mecbur olduğu algısıyla yetiştirilmiş uygar insanın kent mahkumiyetini daha da çekilmez kılacak ikincil gasp girişimlerinin hoş görüleceği anlamına gelmez. İnsanların meydanlar veya işgalevleri gibi alanlarda buluşarak otorite ve tahakkümden uzak yaşantılar denemesi, bu tahakkümden beslenenler tarafından her daim ilk bastırılacak şey olarak görülür. Galata Meydanı'nın Beltur çay bahçesi kılıfıyla gaspı da, aslında ilk mütecaviz yani şehrin kendisinin temsil gücünü elinde bulunduran devlet ve büyükşehir belediyesinin zaten canlıların büyük kısmından çalınan bu alanları biraz daha daraltılmış bir kitleye tahsis ederek tecavüzü yinelemesinden başka bir şey değildir. Bu kez kovulanlar şarkı söyleyenler, evlenmeden sokakta yakınlaşanlar, cinsel yönelimi farklı olanlar, alkol kullananlar, "siyasi" gençler, berduş görünenler, kışı sokakta geçirenler vs olmuştur. Aile çay bahçesi, RTÜK'le dillere pelesenk olmuş Türk Aile Yapısı'nın televizyon camından sokağa inmiş halidir; ötekileştirmenin etrafımızı daha da kuşatmasıdır.



O yüzden Galata Meydanı'nı Beltur'dan geri alma eylemlerinin sürmesi ve gerekirse şiddetlenmesi, sadece parke taşlarını almaya değil aynı zamanda kendi dinini, ahlakını, tekeşliliğini, heteronormativitesini, mimari anlayışını ve çayını herkese zorla içirenlere sınırlarını hatırlatmaya yarayacaktır. Yalnız buradan başlayan kıvılcım, her türlü ötekileştirmeyi ve sömürüyü kodlarında barındıran Batı uygarlığını eritmeye kadirdir.