29 Ocak 2015 Perşembe

Kısırkaya: Tecrit, Zulüm ve Rant! 28 Ocak 2015 Tarihli Basın Açıklaması

Kısırkaya Ölüm Kampı’na karşı yaşam savunucuları 28 Ocak Çarşamba Makina Mühendisleri Odası’nda bir basın toplantısı düzenleyerek 31 Ocak 2015 Cumartesi günü saat 12.00’da Kısırkaya’daki hayvan tecrit merkezi önüne çağrı yaptı.

Basın toplantısında Kuzey Ormanları Savunması’ndan Balaban Cerit, Yeryüzüne Özgürlük’ten Burak Özgüner, Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı ve İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Avukat Hülya Yalçın Kısırkaya’daki hukuksuzlukları ve hak ihlallerini anlattı. Basın açıklamasında Kadir Topbaş’ın Mart 2014’te katıldığı bir televizyon programı görüntüleri gösterilerek (https://www.youtube.com/watch?v=DgF1GtnYYVQ), İBB’nin 27 Ocak’ta yaptığı açıklaması da yalanlandı.

Basın açıklaması şöyle bitirildi:

“Kısırkaya’daki bu proje; kent, doğa ve yaşam haklarına karşı işlenen birçok suçu birleştirmiştir, bu bağlamda tüm yaşam savunucularının doğal mücadele alanıdır. Gerek sokakta gerekse hukuki süreçte konunun takipçisi olacağımızı duyuruyoruz. 31 Ocak 2015 Cumartesi günü saat 12.00’da Kısırkaya’daki hayvan tecrit merkezi önünde buluşmaya davet ediyoruz.”
---



















BASINA VE KAMUOYUNA,                                                                                                         

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Kısırkaya köyünde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, 72 hektarlık bir arazi üzerine “Kısırkaya Geçici Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı” adı altında, toplama kamplarından farksız bir hayvan tecrit merkezi inşa edilmiştir. Bu inşaat, binlerce hayvanın, yaşadığı yerden toplanarak merkezde alıkonması, bu canlıların doğalarına aykırı şekilde birlikte yaşamaya mecbur bırakılacağı anlamına gelmektedir.

Kısa süre içinde bir hayvan soykırımı merkezine dönüşecek olan bu tesis, hayvanların yaşam haklarının yok edilmesinin yanında, imar mevzuatı, doğa ve kent suçları, arazilerin niteliklerinin hukuksuzca değiştirilmesi ve ranta açılması tartışmalarını da beraberinde getirmektedir.

Kamuoyuna hayvanlar için neredeyse 5 yıldızlı bir otel konforunda tesis hazırlandığı şeklinde pazarlanan bu süreç, fiili olarak binlerce hayvanın hapsedilmesi sonucunu getirecektir. Bu sözde “iyi koşullar”ı diline dolamakta olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ve İBB’nin en üst düzey yöneticilerinin ve bu kurumların, hayvanların yaşam haklarının ihlâli konusunda sicili son derece kabarıktır. Yıllarca usulsüz ve yasa dışı köpek toplamalarıyla, binlerce köpeğin ölümünden sorumlu olan İBB, kendi kontrolünde olan Hasdal Geçici Hayvan Bakımevi’nde, 2009’da 70 kadar yavru köpeği hastalık şüphesini öne sürerek katletmiştir.  Hasdal Geçici Hayvan Bakımevi haricinde de İstanbul sınırlarında bulunan hayvan barınaklarının utanç verici koşulları tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Barınaklarda hastalıklardan ve sıfıra yakın bakım koşullarından, sayısız hayvan hayatını kaybetmektedir. Barınakların durumunu ortaya koyan birçok video, internet üzerinden kolaylıkla erişilebilir durumdadır. Kısırkaya’da açılmak üzere olan bu tesis, İBB’nin şimdiye dek İstanbul genelinde küçük barınaklarda sürdürdüğü bu uygulamalarını merkezîleştireceği, hayvan katlini sistematik hale getireceği bir yapı olacaktır. Bunun yanında, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören ve şu an TBMM Genel Kurulu gündeminde olan tasarıda yer alan, toplanan hayvanların “okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler”in yakınına bırakılamayacağının ifadesi, hayvanlara kentte yaşatılmayacağını işaret etmektedir. Bir yasa tasarısında belli bir alanı, “gibi” kelimesiyle muğlak şekilde tarif etmek, uygulamada keyfiliğin önünü açmaktadır. Ayrıca, yürürlükteki 5966 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki aşağıdaki b ve c bentleri de devlete son derece geniş ve keyfi bir hayvan imha yetkisi tanımaktadır:

b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda,
c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verebilir.

Söz konusu tesis, başta Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’ne ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın barınak kriterlerine dair yayınladığı genelgeler olmak üzere birçok mevzuat hükmü çiğnenerek inşa edilmiştir. İBB’nin iddialarının aksine tesis; Karadeniz’i, kıyısında korunaksız bir şekilde karşısına alan dik bir yamacın üzerinde, su yoğunluğunun fazla olduğu, ulaşımın kolay olmadığı, kötü hava koşullarına ve sert rüzgârlara sahip olan, toprak kaymalarının gerçekleştiği bir noktada inşa edilmiştir. Bu demek oluyor ki, devlet burada kendi çıkardığı mevzuatı bizzat kendisi çiğnemektedir. Ayrıca İBB, 27 Ocak 2015 tarihinde yaptığı açıklamada, tesisin tedavi, ameliyat ve yavrulu anne bölümlerinin  yerden ısıtmalı olduğunu ifade etmektedir. Bu açıklama, belirtilen bu birimlerin dışında barındırılacak hayvanların yerden ısıtma imkânından mahrum bırakılacağına işaret etmektedir. Bu hayvanların, Karadeniz’den esen sert rüzgârlara karşı içine kapatılacakları dört duvar tarafından korunamayacağı açıktır.

Kısırkaya’da devlete sadece mevzuat ihlâli yetmemiştir. İnşaatın yapılabilmesi için doğal alanlar üzerinde bir dizi yasal düzenlemeye gidilmiştir. Orman ve Mera Kanunları ve bu kanunların uygulama yönetmelikleri üzerinde gidilen değişikliklerle doğal alanlar sermayenin tahribatına açılarak rant alanları haline getirilmiştir. Kısırkaya’da bu tesisin inşasının önü de Mera Kanunu’nda gidilen değişiklikler sonucu mümkün olmuştur.

İBB’nin bu inşaatı gerçekleştirme sürecindeki yöntemlerinden bir diğeri de bilgi saklamadır. İBB, kendisine projenin arazi tahsis kararı ve ilgili yazışmaları hakkında bilgi almak için, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapılan başvuruları yanıtsız bırakmıştır. İBB’nin bu kanuna uygun hareket etmesi, ancak Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na yapılan başvuru ile mümkün olmuştur. Yine İBB, inşaatı yaklaşık 2 sene süren ve şu an tamamlanmış olan bu projeyi imar planlarına işlememiştir. Bu yolla İBB, projenin imar planlarının askıya çıkmasını ve itiraz yolunun açılmasını da engellemiştir. Projenin inşa edildiği arazi, imar planlarında hâlâ 2. derece SİT ve mera alanı olarak görünmektedir. Arazinin bu projeye tahsisini sağlayan karar, Belediye Encümeni tarafından alınmıştır. Fakat Belediye Encümeni’nin kararı, bir arazinin mera alanı niteliğinin değişmesi için yeterli değildir.

İBB projeye dair gerçekleri gizlemeye çalışırken, tesisin hayvan barındırma kapasitesi hakkında birden farklı yerde değişik veriler paylaştığını unutmuştur. İBB, 27 Ocak 2015’te yaptığı açıklamada tesisin köpek barındırma kapasitesini 1650 olarak açıklamıştır. Fakat yine İBB, tesisin yürütmesinin durdurulması ve projenin iptali talebiyle geçtiğimiz sene kendisine açılan dava kapsamında İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne verdiği savunmada, hayvan barındırma kapasitesinin toplam 4 bin olduğunu belirtmiştir. Kadir Topbaş ise 14 Mart 2014’te tüm Türkiye’ye yayın yapan bir televizyon kanalında bu kapasitenin 20 bin olduğunu vurgulamıştır. Topbaş, aynı televizyon programında Kısırkaya’dakine benzer bir dev tesisin de İstanbul’un Anadolu yakasında inşa edileceğini duyurmuştur. Sizlere, bu kadar net bir şekilde çelişerek İBB’nin canlı yaşamına yaklaşımını ifşa eden Topbaş’ın bu konuşmasını izletmek istiyoruz.

Projenin gerçekleşmesini sağlayan tüm bu süreç, arazi seçim ve tahsisinde usulsüzlükleri, mevzuat hükümlerinin çiğnenmesini ve birçok uygulamada keyfiyetin önünün açılmasını içinde barındırmıştır. Tesisin faaliyete başlaması halinde hayvanların sistemli bir tecrit ve imha tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı, başlayamaması veya arazi tahsis amacında olası bir değişiklik yapılması halindeyse, tüm bölgenin imara açılacağı ve rant politikalarıyla tahrip edilerek İstanbul’un ekosistemine onarılmaz zararlar verileceği kaygısını taşımaktayız.

4342 sayılı Mera Kanunu’na 10 Eylül 2014 tarihindeki değişiklikle “Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen yerlerin, ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilir” bendi eklenmiştir (Madde 14/ı bendi). Bu tarihteki torba yasa değişikliğiyle Mera Kanunu da meraların kentsel dönüşüm projeleri kapsamında kullanılabilmesinin önünü açmıştır. Kısırkaya toplama kampının arazisi de statüsü değiştirilen bir meradır. Arazinin bir kilometre ilerisinde ise İstanbul’un Kuzey Ormanları’nı yok etmekte olan üçüncü köprünün yol güzergâhı bulunmaktadır. Kısırkaya’ya komşu olan ve İstanbul’un meyve sebze kaynaklarından olan Gümüşdere de, mera ve tarım alanlarına bazı sermaye gruplarının göz diktiği bir başka doğal alandır.

Siyasî iktidarın sermayeyle kurduğu rant ittifakı, günümüz Türkiye’sinin ayyuka çıkmış bir gerçeğidir. Bu gerçek kendini Kısırkaya’da da göstermiştir. 17 Aralık sürecinde yapılan yasal dinlemelerde, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Ayyıldız arasında geçen konuşmalarda, Emine Erdoğan’ın ricası üzerine Kısırkaya ve Gümüşdere çevresinin imara açıldığı iddiası birçok haber kaynağına girmiştir.

Sorun sadece İstanbul’la sınırlı değildir. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 10 Ocak 2014’te gerçekleştirdiği basın toplantısı ve çıktığı programlarda, bu tesisin takip eden örneklerinin Kocaeli ve Trabzon’da da açılacağını belirtmiştir. Bu demeç, hayvanların yaşam haklarının ihlâlinin ve özgürlüklerinin gaspının tüm Türkiye’de rutin uygulama haline geleceğinin ilanıdır.

Kısırkaya’daki bu proje; kent, doğa ve yaşam haklarına karşı işlenen birçok suçu birleştirmiştir, bu bağlamda tüm yaşam savunucularının doğal mücadele alanıdır. Gerek sokakta gerekse hukuki süreçte konunun takipçisi olacağımızı duyuruyoruz. 31 Ocak 2015 Cumartesi günü saat 12.00’da Kısırkaya’daki hayvan tecrit merkezi önünde buluşmaya davet ediyoruz.

ÇAĞRICILAR:
BAĞIMSIZ HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ AKTİVİSTLERİ  facebook.com/HayvanOzgurlugu
İSTANBUL KENT SAVUNMASI  facebook.com/IstanbulKentSavunmasi
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI  kuzeyormanlari.org
SARIYER KENT DAYANIŞMASI  facebook.com/SariyerDayanismasi
YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ  yeryuzuneozgurluk.blogspot.com

DESTEKLEYENLER:
(Liste güncellenmektedir. Her türlü destek, katılım ve önerileriniz için: yeryuzuneozgurluk@gmail.com)

#KısırkayaOlümKampı
#KısırkayaToplamaKampı
#KısırkayaHayırsızadaOlmasın
#KanlıTasarıyıGeriÇek

24 Ocak 2015 Cumartesi

Çağrı: Kısırkaya Toplama Kampına Karşı 31 Ocak Cumartesi Kısırkaya’ya!


Tüm yaşam savunucularını Sarıyer Kısırkaya'da inşası tamamlanmak üzere olan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) sürdürdüğü dev hayvan tecrit merkezi için harekete geçmeye çağırıyoruz.
Bizler yaşam alanları, hak ve özgürlükleri gasp edilen/kısıtlanan/zorunlu göçe tabi tutulan hayvanlardan, yaşamdan, doğadan yana saf tutanlar olarak, daha şimdiden nasıl sonuçlanacağını bildiğimiz ve Kısırkaya ile Kuzey Ormanları bölgesini ranta açacak olan İBB'nin bu dev hayvan toplama ve tecrit kampına karşı çıkıyoruz. 100 sene önce İstanbul'da yaşanan ve tüm sokak köpeklerinin toplatılıp açlıktan katledildiği yeni ancak "modern" bir Hayırsızada vakası yaşamak istemiyoruz!

Sokak hayvanlarının sonunu getirecek olan Kısırkaya toplama kampı, hayvanların içinde dönemeyecekleri kadar dar, penceresiz, ışıksız beton kutulara konulacakları bir hapishane. Konumu itibari ile bilumum rant, talan ve işgal projesi ile bölgedeki yaban hayatı ve ekosistemi için de son derece tehlikeli sonuçlar doğurarak Marmara'nın tüm canlılarını etkileyecek, Kısırkaya'yı yaşanmayacak hale getirecek olan bu dev toplama kampı için hak ve özgürlüklere duyarlı tüm bireyleri/oluşumları 31 Ocak 2015 Cumartesi günü saat 12:00’de İBB'nin Kısırkaya toplama kampı önüne çağırıyoruz. Lütfen harekete geçin ve hayvanların, doğanın sesi olun. 

Çok yakın bir zamanda açılışı yapılması planlanan, İstanbul'un tüm dengelerini değiştirecek, bizlerle yüzyıllardır sokakları paylaşan sokak hayvanlarına tecrit ve soykırım uygulayacak olan, mevzuata da aykırı bir şekilde inşaatı devam ettirilen bu soykırım merkezini protesto etmeye ve kısa bir süre içerisinde bölgenin ranta açılmak istenmesine karşı hep birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

YER: "Kısırkaya toplama kampı", Kısırkaya Sahipsiz Hayvan Geçici Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı önü, Sarıyer
TARİH: 31.01.2015, Cumartesi saat 12:00

Kısırkaya Toplama Kampına kaldırılacak otobüslerin saatleri:
Hacıosman metro önü saat 11:00 (İletişim:0 507 427 7144)
Büyükdere balıkçılar saat 11:00 (İletişim:0 539 876 7270)

Not: Öncesinde arayıp isim yazdırmanız faydalı olacaktır. Başka noktalardan otobüs ayarlama çalışmaları halen sürmekte olup, netleşince detaylar duyurulacaktır. Hacıosman-Yenikapı metro hattı üzerinden, Hacıosman son metro durağından kalkan 152 hat kodlu otobüsler Kısırkaya köy meydanına kadar ulaşım sağlamaktadır. İETT saatleri:

ÇAĞRICILAR:

BAĞIMSIZ HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ AKTİVİSTLERİ  facebook.com/HayvanOzgurlugu
İSTANBUL KENT SAVUNMASI  facebook.com/IstanbulKentSavunmasi
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI  kuzeyormanlari.org
SARIYER KENT DAYANIŞMASI  facebook.com/SariyerDayanismasi
YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ  yeryuzuneozgurluk.blogspot.com

DESTEKLEYENLER:

- Adalar Savunması
- Alakır Nehri Kardeşliği
- Aka-Der Maltepe Ekoloji Faaliyeti
- Antalya Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Arhavi Doğa Koruma Platformu
- Beşçeşmeler Bizimdir Platformu
- Boğaziçi Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu
- Bombalara Karşı Sofralar (Food Not Bombs İstanbul)
- Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Caferağa Dayanışması
- Çepeçevre
- Derin Ekoloji Derneği (DED)
- Dört Ayaklı Şehir
- Ege Çevre ve Kültür Platformu ( EGEÇEP)
- Engelli Hayvanları Koruma ve Hayvan Hakları Derneği
- Eskişehir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Eskişehir Kent Konseyi Hayvan Hakları Komisyonu
- Etiler Forum
- Ev-Eksenli Çalışanlar Sendikası
- Gaziantep Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği
- Genç Yeşiller
- Gölgesizler
- Göztepe Dayanışması
- Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD)
- Hayvan Hakları İzleme Merkezi (HAKİM)
- Hayvan Özgürlüğü Sayfası
- Hayvanlara Adalet Platformu (HAD)
- Hayvanları Koruma Derneği Manisa (HAKDEM)
- HDK Ekoloji Meclisi
- Heybeliada Forumu
- İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu
- İtaatsiz Anarşist E-dergi
- İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Kadıköy Kent Dayanışması
- Kadıköy Kent Konseyi Hayvan Hakları Komisyonu
- Kartal Hukukçular Derneği
- Kızıl Dayanışma
- Kocaeli Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
- Kocaeli Doğa ve Hayvan Dostları Derneği
- Korsan Parti Hareketi
- Koşuyolu Yaşamparkı Forumu
- Maçka Parkı Forumu
- Pangea Ekoloji
- Salihli Hayvanları Koruma Derneği (Salihli HAYKODER)
- Sarıyer Kent Konseyi Hayvan Hakları Komisyonu
- Sarıyer HDK/HDP Ekoloji Komisyonu
- Sosyalist Demokrasi için Yeniyol Dergisi
- Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
- Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)
- Türkiye HomeNet / Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Dayanışma Ağı
- Validebağ Savunması
- Vegan Feministler
- Veganspor
- Yeşil Direniş
- Yeşilist
- Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi
- Yunuslara Özgürlük Platformu

(Liste güncellenmektedir. Her türlü destek, katılım ve önerileriniz için: yeryuzuneozgurluk@gmail.com)

#KısırkayaOlümKampı
#KısırkayaToplamaKampı
#KısırkayaHayırsızadaOlmasın

#KanlıTasarıyıGeriÇek

Ölümlerin sebebi Limak

Alkumru Barajı’nda 6 kişinin boğularak hayatını kaybettiği olayın bilirkişi raporuna göre Limak gerekli önlemleri almadığı için asli kusurlu bulundu. Rapora göre su aniden yükseldi, alarm duyulmuyor ve baraj halkın piknik alanlarını yok etti.


Siirt Botan Nehri üzerindeki Alkumru Barajı'nda Ağustos 2014'te 6 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre Limak Holding'in can ya da mal kaybı yaşanmaması için sorumlu olduğu önlemlerin hiçbirini almadığı tespit edildi. 2 baraj kapağı aynı anda açıldı, uyarı levhaları yetersiz, siren sesi bölgeden duyulmuyor. Öte yandan valilik uyarı levhalarının yetersizliği, belediye ise halk için yeni mesire alanı yaratmadığı için kusurlular arasında yer alıyor.
Barajda üretime başladıktan sonra pek çok boğulma vakası yaşandı. 2011'de 3 kişinin boğulması sonrası açılan davada da Limak Yönetim Kurulu üyesi Sezai Bacaksız ve İşletme Müdürü Kasım Eren önlem alınmadığı için suçlu bulunarak 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

"SU 21 KAT YÜKSELDİ"

Ağustos ayında pazar günü Botan Nehri kenarında piknik yaptıkları sırada baraj kapaklarının açılması ve suyun aniden yükselmesi sonucu Baba Osman ve kızları Şevval, Betül, Semanur Parlaküşer ile Ahmet ve Fikret Tente hayatını kaybetmişti. Boğulmaların nedeni ise enerji üretim talimatının ardından saniyede 300 metreküp su salınan barajda su miktarının 21 kat artması olarak belirlendi. İşletmedeki 2 baraj kapağının en az yarım saat arayla açılması gerekiyor. Öte yandan halkı uyaracak güvenlik levhaları eksikliği ve siren sesinin duyulmadığı bilirkişiler tarafından tespit edildi.

"SAHİBİ SUÇLU"

Mahkeme sürecini etkilemesi beklenen bilirkişi heyeti hazırladığı 9 maddelik tespit raporunda baraj çevresindeki her türlü güvenlikten sorumlu olan Limak Holding yönetici ve sahiplerinin gereken önlemleri almayarak suçlu oldukları tespit edildi. Bu kapsamda İşletme Müdürü Kasım Eren suçlular arasında bulunurken, 4 kumanda operatörü ise kendilerine verilen talimatları yerine getirdikleri için kusurlu görülmedi.

KUM OCAĞI KUSURLU

Nehir yatağından kum çekerek yatağın doğal şeklinin bozulmasına neden olan ve su bırakıldığında girdap oluşmasına neden olan havzadaki kum ocağı işletmelerinin ikinci derece kusurlu bulunduğu raporda, Siirt Valiliği ve Siirt Belediyesi de ikinci derece tali kusurlular arasında.

VALİ VE BELEDİYE ADIM ATMADI

Valilik 268 km boyunca uzanan nehir yatağında Limak'ın önlem alması gereken yerler dışına uyarı levhası yerleştirmemiş olması, Siirt Belediyesi ise santralın yurttaşların yazın sıcak yaz aylarında serinleyip piknik yapacak alanlarını yok etmiş olmasına rağmen bu eksiği giderecek herhangi bir adım atmadığı için kusurlu bulundu. Barajları denetlemekle ve HES’ler için gerekli izinleri de vermek sorumlulukları arasında olan Devlet Su İşleri ise kusurlu bulunmadı.
"Taksir değil, kasıt var"
Parlaküşer Ailesi avukatı Abdülhakim Gider ise hazırlanan bilirkişi raporunu olumlu fakat yetersiz gördüklerini belirtti. Gider: “Boğulma vakaları ve suçlu görülmesine rağmen holdingin hâlâ önlem almamış olmasının nedeni verilen cezanın caydırıcı olmamasıyla açıklanabilir” dedi. Valilik, Belediye ve kum ocaklarının kusurlu bulunmasının önemli olduğunu vurgulayan Gider, “Bunlar taksirle değil olası kastla ölüme sebebiyet vermek” dedi.

Kaynak: Birgün