30 Aralık 2014 Salı

Köpek Tecavüzü Davasında Beraat!

Bir köpeğe tecavüz etmesinin ardından hakkında “hayasızca hareketlerde bulunma”, “haksız yere sahipli bir hayvanı öldürme, işe yaramayacak hale getirme, değerini düşürme” suçlarından dava açılan Hamdi Yalçın adlı sanığın yargılanmasına bugün devam edildi.



Davayı feministler, çeşitli barolar, hayvan hakları ve özgürlüğü savunucuları ve İstanbul Milletvekili Melda Onur ve Mahmut Tanal izledi. Davada sanık müdafii ile davada müdahil ve gözlemci olarak bulunan avukatlar arasında tartışma yaşandı. İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesi, duruşma sonunda, tutuksuz olarak yargılanan sanık Hamdi Yalçın duruşmaya katılmazken, hakkında beraat kararı verdi.

Duruşmayı çok sayıda avukat ve aktivist izledi, mahkeme salonu doldu taştı. Duruşma çıkışında sanık müdafii, duruşmada gözlemci ve müdahil olarak bulunan avukat ve aktivistlere tehditler savurarak hakaretlerde bulunarak duruşma salonu önünden uzaklaştı.

Duruşma sonrasında basın açıklaması yapan feministler, barolar, hayvan hakları ve özgürlüğü savunucuları, sanık H.Y. hakkında bir canlıya cinsel şiddet uygulamak, beden dokunulmazlığını ihlâl suçlarından değil de farklı suçlardan dava açılmasını ve sanığa verilen beraat kararını eleştirerek Türk Ceza Mevzuatı’nda bir hayvana tecavüz etmek ya da işkence etmek nedeni ile hâlâ bir yasal düzenlemenin olmadığına dikkat çekerek “Sokakta yaşayan bir hayvanın uğradığı cinsel istismar ve şiddetin yasalarca karşılığı sadece birkaç yüz Türk Lirası’dır. T.C. ulusal mevzuatı maalesef, bizler gibi yaşam hakkı ve beden bütünlüğü olan canlılara hâlâ sadece birer mal muamelesi yapmaya devam etmektedir” açıklamasında bulundu. Ortak yapılan basın açıklamasına Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Derin Ekoloji Derneği, Gaziantep Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD), Hayvanlara Adalet Platformu (HAD), İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Vegan Feministler, Yeryüzüne Özgürlük Derneği ve Yunuslara Özgürlük Platformu imzacı olurken bağımsız olarak hayvan hakları ve özgürlüğü savunucuları da katıldı.

Ortak basın açıklamasını okuyan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden Özge Özgüner, açıklamaya “Mahkemenin beraat kararı, erkek egemen, tecavüzü meşru kılan devlet politikalarının hukuka yansımasıdır. Bizlere göre bir canlıya yapılan işkence, cinsel istismar, tecavüz ve beden dokunulmazlığı gibi birçok hakkın acımasızca gasbı, dolayısıyla psikolojik, sosyolojik ve daha birçok açıdan üzerinde durulması gereken bir utanç olayıdır. Söz konusu olan canlının insan olmaması, sanığın uyguladığı haksız fiilin tecavüz olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Türkiye’de tecavüz edilen hayvanlar arasında ineklerin, koyunların, tavukların, ördeklerin, atların olduğu da toplumun tüm kesimlerince bilinen ancak hasır altı edilen bir gerçekliktir ve tecavüzcüyü değil de tecavüze uğrayanı teşhir ve hedef gösteren bir anlayış ısrarla devam ettirilmektedir” diye devam etti.

TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan Hayvanları Koruma Kanunu’nun değişikliğine dair kanun teklifine de eleştiren aktivistler, “Kanun tasarısı, ilgili ihtisas komisyonunda görüşülürken hayvan tecavüzcülerinin hayvan edinmesini men etmek üzere komisyona verilen madde önergesi, ilgili bakanlıkların temsilcileri ve milletvekillerince reddedilmiştir. Önergenin reddedilmesi, bürokrasinin ve yasama organı olan parlamentonun erkek egemen tavrını bir kez daha kanıtlamıştır” açıklamasında bulundu.

Müşteki vekili Av. Babayiğit: Sanığın tecavüz görüntülerini tüm Türkiye görmüşken mahkeme görmedi

Davada müşteki olarak yer alan Gazi Güven’in avukatı, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Üyesi Av. Yasemin Babayiğit de dava ile ilgili beraat kararını temyize göndereceklerini ifade ederek mahkemenin beraat kararını eleştirdi. Av. Babayiğit, “Mahkemenin vermiş olduğu beraat kararının hiçbir hukukî dayanağı yoktur. Sanığın, kamera görüntülerine yansıyan tecavüz fiilini tüm Türkiye görmüşken mahkeme bunu görmemiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Müdahillik talepleri reddedildi

Davaya katılma talebinde bulunan Ankara Barosu, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Yeryüzüne Özgürlük Derneği ve Eskişehir Barosu avukatlarından ve Hayvanlara Adalet Platformu'na mensup hukukçulardan Av. Mustafa Çakı’nın müdahillik talepleri mahkemece, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesi ile reddedildi. Katılma talebinde bulunan baro ve kuruluşlar, mahkemenin bu kararını temyiz edeceklerini açıkladı.

Hayvana tecavüz ile insana tecavüz arasında hiçbir fark yoktur

Davaya konu olan olayın, özneleri farklı olmakla birlikte diğer davalarla benzerlik gösterdiğini ifade eden aktivistler “Bunun yakın örnekleri, Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşanan çocuk tecavüzlerinde, 26 kişiye para karşılığı satılan 13 yaşındaki N.Ç. davasında, aralarında polis müdürünün de bulunduğu 34 kişinin tecavüzüne uğrayan Sakarya’daki 14 yaşındaki Ö.C. davasında, Gölcük’te 29 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki Ö.Y. davasında, işitme ve konuşma engelli bir kadına tecavüz sırasında sesini çıkartmadığı için ‘rızası var’ kararı ile sanıkların beraat ve ceza indirimi aldıkları, duruşma kararlarınca sabittir. Hayvanlarla ilgili bir örnek verecek olursak, geçen sene Bursa’da tecavüze uğrayan bir ördek, “sahibi” diye tanıtılan bir adam tarafından kesilerek tüm sorunlar, erkek zihniyeti nezdinde bertaraf edilmiştir” açıklamasında bulundu.

“Tecavüze uğrayan bireyin kadın, hayvan ya da eşcinsel olmasının, tecavüzün arkasında yatan sebepler ve tecavüzü meşrulaştıran düşünceler nazarında hiçbir önemi ve farkı yoktur” diye açıklamaya devam eden aktivistler, “Bu tecavüz davası vesilesi ile cinsel-leştirilmiş şiddete maruz bırakılanların sesini boğmaya çalışan bu adalet sistemi ve bu erkek egemen sisteme boyun eğmemekte kararlı olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.İkiyüzlü, türcü, erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz” diyerek açıklamasına son verdi.

Kaynak: goodmorningturkey.com

Ortak basın açıklamasının tam metni:

30.12.2014, SALI
BASINA VE KAMUOYUNA,

17 Ağustos 2014 günü saat 02:00 sularında H.Y. isimli şahsın, İstanbul Kağıthane, Hamidiye Caddesi’ndeki bir apartmanın önünde zorla tuttuğu Mülayim isimli köpeğe dakikalarca tecavüz ettiğini gösteren güvenlik kamerası kayıtları kamuoyuna yansımıştır.

Biraz önce hep birlikte izlediğimiz davadaki suç, Türk Ceza Mevzuatı’nca her ne kadar “hayasızca hareketlerde bulunma”, “haksız yere sahipli bir hayvanı öldürme, işe yaramayacak hale getirme, değerini düşürme” olarak tanımlansa da, bizlere göre bir canlıya yapılan işkence, cinsel istismar, tecavüz ve beden dokunulmazlığı gibi birçok hakkın acımasızca gasbı, dolayısıyla psikolojik, sosyolojik ve daha birçok açıdan üzerinde durulması gereken bir utanç olayıdır. Söz konusu olan canlının insan olmaması, sanığın uyguladığı haksız fiilin tecavüz olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Türkiye'de tecavüz edilen hayvanlar arasında ineklerin, koyunların, tavukların, ördeklerin, atların olduğu da toplumun tüm kesimlerince bilinen ancak hasır altı edilen bir gerçekliktir. Sokakta yaşayan bir hayvanın uğradığı cinsel istismar ve şiddetin yasalarca karşılığı sadece birkaç yüz Türk Lirası’dır. T.C. ulusal mevzuatı maalesef, bizler gibi yaşam hakkı ve beden bütünlüğü olan canlılara hâlâ sadece birer mal muamelesi yapmaya devam etmektedir.

Tecavüzcüler sapık insanlar değildir! Cinsel şiddeti, kendine hak gören, kendi zevki için ve/veya başka bir canlı üzerinde tahakküm kurmak ve/veya cezalandırmak için sistematik olarak kullanan insanlardır. Evet insandır onlar! Davaya konu olan suç bireysel bir hastalık değil, toplum tarafından kabul görmüş cinselleştirilmiş şiddettir! Cinsellik sadece bir kılıftır, amaç erkekliğini kanıtlamak, iktidarını sağlama almaktır.

Toplumun her kesiminde kendini gösteren cinsel şiddet, bir iktidar kurma aracı olarak devlet politikaları tarafından beslenmekte, erkekler tecavüze teşvik edilmektedir. Şu anda TBMM Genel Kurulu gündeminde olan Hayvanları Koruma Kanunu tasarısı, ilgili ihtisas komisyonunda görüşülürken hayvan tecavüzcülerinin hayvan edinmesini men etmek üzere komisyona verilen madde önergesi, ilgili bakanlıkların temsilcileri ve milletvekillerince reddedilmiştir. Önergenin reddedilmesi, bürokrasinin ve yasama organı olan parlamentonun erkek egemen tavrını bir kez daha kanıtlamıştır.

Bunun yakın örnekleri Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşanan çocuk tecavüzlerinde, 26 kişiye para karşılığı satılan 13 yaşındaki N.Ç. davasında, aralarında polis müdürünün de bulunduğu 34 kişinin tecavüzüne uğrayan Sakarya’daki 14 yaşındaki Ö.C. davasında, Gölcük’te 29 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki Ö.Y. davasında, işitme ve konuşma engelli bir kadına tecavüz sırasında sesini çıkartmadığı için “rızası var” kararı ile sanıkların beraat ve ceza indirimi aldıkları, duruşma kararlarınca sabittir. Hayvanlarla ilgili bir örnek verecek olursak, geçen sene Bursa’da tecavüze uğrayan bir ördek, “sahibi” diye tanıtılan bir adam tarafından kesilerek tüm sorunlar, erkek zihniyeti nezdinde bertaraf edilmiştir.

- Tecavüze uğrayan bireyin kadın, hayvan ya da eşcinsel olmasının, tecavüzün arkasında yatan sebepler ve tecavüzü meşrulaştıran düşünceler nazarında hiçbir önemi ve farkı yoktur. Tüm hak ihlâllerinde, cinsel şiddet ve tecavüzde yaşanılan acı, travma, korku gibi tarifsiz duygular her zaman ve her koşulda aynıdır.

- Şiddet toplumun her alanında organize bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Salt kadınlık durumundan, yolda yürürken tacize uğrayan kadının yaşadığı şiddet; trans, eşcinsel, travesti bireylere yöneltilen nefret içerikli şiddet; sermaye grupları tarafından saatlerce çalıştırılarak hayatı sömürülen işçilerin yaşadığı şiddet; deney laboratuvarlarında kozmetik ürünlerin-ilaçların geliştirilmesi için deney tavşanlarının, farelerin, maymunların yaşadığı şiddet, mezbahalarda, yumurta çiftliklerinde, hayvanlı sirklerde, hayvanat bahçelerinde, yunus parklarında, süt çiftliklerinde, kürk ve deri endüstrisinde yaşanan, yaşatılan şiddet, insan menfaati, eğlencesi, damak zevki, tüketim alışkanlıkları için sömürülen, metalaştırılan hayvanların yaşadığı şiddet; toprağı zehirleyen şiddet, derelerin önünü kesen, ağaçların boynunu vuran şiddet; ötekileştirilen, tecavüze uğrayan, varoluşu yok sayılan her canlının, doğanın yaşadığı şiddet, bugün yalnızca erkeklerin değil, hepimizin toplumsal ilişki biçimleri olarak da karşımıza çıkmaktadır.

- Toplumun bir yansıması olan medyanın da erkek egemen, ayrımcı habercilik anlayışını bir an önce terk etmesini ve türcü, cinsiyetçi, homofobik/transfobik dilini değiştirmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Doğadaki tüm canlılar üzerindeki egemenliğe karşı özgürleşmeyi ve özgürleştirmeyi savunuyoruz. Canlılara yönelik her türlü zulmü reddediyoruz. Hiçbir canlının bir diğerinin bedeni üzerinde iktidar sahibi olmadığını, insanlar tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın diğer bir insana gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını söylüyoruz.

Bu tecavüz davası vesilesi ile cinsel-leştirilmiş şiddete maruz bırakılanların sesini boğmaya çalışan bu adalet sistemi ve bu erkek egemen sisteme boyun eğmemekte kararlı olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.

İKİYÜZLÜ, TÜRCÜ, ERKEK ADALET DEĞİL, GERÇEK ADALET İSTİYORUZ!

İmzacılar:

Bağımsız Hayvan Hakları/Özgürlüğü Savunucuları
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
Derin Ekoloji Derneği
Gaziantep Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)
Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD)
Hayvanlara Adalet Platformu (HAD)
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
Vegan Feministler
Yeryüzüne Özgürlük Derneği
Yunuslara Özgürlük Platformu