2 Nisan 2014 Çarşamba

BM Japonya'nın balina avını yasadışı sayınca "yasal" temize çıktı mı?

Birleşmiş Milletler Adalet Divanı, Avustralya'nın başvurusu üzerine 31 Mart 2014'te Japonya'nın bilimsel kılıfıyla sürdürdüğü balina eti ticaretinin bilimsel olmadığını saptayarak katliamın derhal durması gerektiğine hükmetti. Peki bu yasadışı ilan etme yasal olanı ve yasa koyanı temize çıkarmaya yeter mi? Yeter dersek yıllardır balinaların kurtuluşu için katil gemilerle çarpışan ve şimdi ABD mahkemeleri tarafından katil gemilere yaklaşmaktan "men edilen" Sea Shepherd'ın yüzüne nasıl bakarız?



Balina ve Yunus Koruma Topluluğu'nun (WDC) aktardığı sayılara göre Japonya 2002-2011 yılları arasında 7982 minke balinası katletti. Yalnızca 2012-2013 sezonunda 103 tanesinin daha canına kıydı.1 minke balinasının ağırlığı ortalama 10.000 kilogram olması cani ticaretin boyutlarını gözler önüne seriyor. Hayvan hakları savunucuları yıllardır Japonya'ya yaptıkları başvurulardan sonuç alamayınca çareyi Avustralya'yı devreye sokmakta bulmuştu. Japon hükümeti balinaların özgürlüğüne ve canlarına yaptıkları iğrenç saldırıyı bilimsel araştırma kisvesi ile savunuyordu. Bu sözde araştırmanın adı da JARPA II idi. Yapılan bütün takipler ise öldürülen balinaların bedenlerinin çeşitli ülkelerde yasal olan yunus eti paketlemesi ile market raflarına girdiğini tespit etmişti. Adalet Divanı yargıcı Peter Tomka, kararında bilimsel çalışmaya dair kanıt bulamadıklarını not etti. Adalet Divanı kararları bağlayıcı ve temyiz edilemiyor.


Japonya'nın bilim yalanını seçme sebebi açık: Eti için öldürdüğünü itiraf ederse uluslararası hukuk gereği ticarete devam edemeyecek. Balina eti ticareti, deniz canlılarının sürdürülebilirliği ve ülkelerin deniz sınırları gibi insanmerkezci gerekçelerle de olsa 1986'dan beri çoğu ülkede yasak. Yasağı Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu (IWC) yürütüyor. Japonya'ya bu komisyonun üyeliğini terk ederek katliamı sürdürebileceği şeklinde akıl veren Payam Akhavan gibi profesörler var; ancak Japonya delegasyon temsilcisi Noriyuki Shikata komisyonu terk etmeyeceklerini bildirerek Adalet Divanı'na uyacaklarının ilk işaretini verdi. Japon devletinin avukatları 2013'teki savunmalarında şikayetçi ülke Avustralya'yı duygusallıkla, Japonlara karşı önyargıyla, "marjinal" Sea Shepherd'ın peşine takılmakla ve bilimi politize etmekle suçlamıştı.


Bu kanlı ticarete otoriteler elbette yıllarca seyirci kaldı; zira yasalar tarih boyunca özgürlük için değil özgürlüğü lütufmuşçasına dağıtacak "üst" kurumların sınırlarını çizmek için var oldu. Devlet öldürmeyi ve özgürlüğü gasp etmeyi hiçbir zaman hiçbir yerde tamamen yasaklamadı, aksine bu hakkı kendine sakladı. Adalet Divanı'nın bu kararı devletlerin veya uluslararası kurumların kahramanlığını değil hayvanlara insan efendinin (!) yaşattığı kabusa karşı harekete geçen taban hareketlerinin başarısı. Üstelik önüyle sonuyla bakıldığında uygarlığın kendi pisliğini kendi temizlemesinden başka bir şey değil. Karar uygar toplumların yarattığı adaletsizlikleri yine kendi içlerindeki "üstün vicdan" reaksiyonları ile ortadan kaldırmaya çalıştıklarının, yani sömürünün özü (bu meselede, türcülük ve onu temin eden devlete hürmet) korunurken sömürünün istikbalini tehdit eden çıkıntıların reformlarla giderilmeye çalışıldığının göstergesidir. Mezbahalar, hapishaneler yasal olduğu sürece neyin yasal veya neyin yasadışı olduğunu umursamadan özgürlüğe kast edenlerin karşısına kendimiz çıkmak durumundayız. Dilekçe yazmak, internetten imza kampanyası başlatmak, tvit atmak, bu yazıyı yazmak ve hatta mahkemeye başvurmak en nihayetinde sömürenin tam karşısında sömürenin tam yanında bitmemek için, "ıslanmadan balina kurtarmak için" dolandığımız yollardır. Üşengeçliklerin, klavye başı aktivizminin, konformizmin, sistemden çıkamama sancılarının sonunda gelen ölü doğumlardır.

BM'yi alkışlayıp bir gün yasaların esirlerin tamamını kurtaracağına inanırsak Sea Shepherd'ın yüzü suyu hürmetine çarpılırız billahi. Katil av gemileri ile çarpışan Sea Shepherd sadece 2013'te 800 balinanın öldürülmesini kendi başına engelledi. (Resimdeki korsan logolu siyah botu "bilimsel" katiller tarafından darp edilmiş.) Balinaların özgürlüğü için doğrudan eylemi ve sabotajı benimseyen uzlaşma karşıtı bu grup bizden çok uzaklarda olabilir, ulaşılmaz değilse de ulaşılmaz sanılabilir; ama her an her nefeste yakamızda olan değişik tahakkümlere karşı uzlaşmacı olup olmama kararı yanı başımızda. Sea Shepherd televizyondan yayınlanmayacak. Klavye ve dilekçe kalemini getirene cesaret hediye!

Doğrudan eylemin işe yarayıp yaramadığı tartışması, özgürlüğüne kavuşan ilk kölenin bakışları tarafından "abolize" edilmiştir.


Kaynak: sosyalsavas.org