23 Temmuz 2013 Salı

Bursa'da Romanlara Linç Girişimi

Bursa'da at dışkısından pislik yüzünden çıkan kavganın Romanlara karşı lince dönüşmesi sonucu mahalle hala gergin. Mahalleyi şimdilik terk eden Romanların ne olacağı belirsiz.


Bursa'nın Osmangazi İlçesi Güneştepe Mahallesi'nde at pisliği yüzünden çıkan kavga Romanlara karşı linç girişimine neden oldu.

Bursa Roman Kültürünü Araştırma Geliştirme ve Yardımlaşma Derneği'nin kurucusu Orçun Zolun, "Romanlar, 'bize ırkçılık yapıldı' diyor. Diğer mahalleli, 'Romanlar sürekli problem çıkartıyor' diyor. Problemler linçle mi çözülmeli?" diyor.

Roman Forumu'ndan Hacer Foggo, "Türkiye'nin herhangi bir yerinde yaşanan adli bir olay Roman mahallesinde geçiyorsa mutlaka onların göç ettirilmek istenmesiyle sonuçlanır" diyor.

Söz konusu olay şöyle yaşandı. Evvelsi akşam at pisliği yüzünden çıkan kavgada bir Roman’ın silahla ateş edip 16 yaşındaki genç kadını yaralaması üzerine mahalleli Romanların oturduğu evleri taşa tuttu, barakalarını yıktı ve at arabalarını ateşe verdi.

Çıkan saçmalardan yaralanan genç kadın hafif yaralı şekilde kurtuldu. Olaylar çevik kuvvetin müdahalesi ile sona ererken linç girişiminde bulunan 20 kişi gözaltına alındı.

"Romanlar akrabalarının yanında"

Orçun Zolun, olayın geçtiği Güneştepe mahallesinde 20 haneden oluşan Romanların korktukları için şimdilik akrabalarının yanına gittiğini durumun gidişatına göre geri dönüp dönmemeye karar vereceklerini söyledi.

Zolun, onbinlerce Roman'ın yaşadığı Bursa'da uzun süredir farklı mahallelerde böyle sorunlar yaşandığına ve durumun vehametine dikkat çekiyor.

"Son olayda iki taraf da farklı konuşuyor. Romanlar 'bize Irkçılık yapıyorlar' diğerleri de Romanlar sürekli problem çıkarıyor' diyor. Problemler linç ile mi çözülecek?

"Mahalleliden biri 'dışarıda tüpü yakmış yemek yapıyor' diyor. Bize doğal gelen şeyler diğerlerine çok itici geliyor. Yüzyıllardır bu insanlar böyle yaşıyordu. Roman mahalleleri yıkılmadan önce kimse bu insanların kültürünü bilmiyordu. Şimdi Romanlar sağa sola dağılmaya başladı ve diğerlerinin içine karıştılar."

"Romanların entegrasyonu şart"

Romanların zamana, teknolojiye ayak uyduramayan kalaycılık, demircilik, sepetçilik, süpürgecilik gibi mesleklerini yitirmesiyle işsizlik ve yoksulluk yaşadığına dikkat çeken Zolun, şöyle devam etti.

"İşte son olayda gördüğümüz gibi mahalleli, bu devirde at besliyor, sağa sola pisliyor diye çeşitli bahanelerle saldırabiliyor. Sıfırdan bir nesil yaratmak gerekiyor. İlkokuldan itibaren Romanların diğer kesimlerle entegrasyonunu sağlayacak bir eğitim almaları gerekiyor. Meslek edindirme ile istihdam yaratılmalı. Bunları kaç kere yerel yöneticilere söyledik. Ancak olayın ciddiyetini anlamıyorlar ve projelerimize karşı direnç gösteriyorlar. Biz devlet eli olmadan bunu tek başımıza yapamayız."

"Nefret adli olaylarda ortaya çıkıyor"

Hacer Foggo, adli olaylarda Romanlara karşı olan nefret ve ayrımcılığın ortaya çıktığını söylüyor.

"Türkiye'nin her yerinde adli olaylar olabilir. Ama bu Roman mahallesindeyse hemen lince ve göç ettirmeyle sonuçlanıyor. Bu da Romanları seviyoruz söyleminin ne kadar sahte olduğunu gösteriyor. Mutlaka devlet ayrımcılık konusunda her yerde eğitim verilmeli. Ayrımcılık yasası çıkartılmalı."

Kaynak: Bianet

9 Temmuz 2013 Salı

GEZİ Gözaltıları Derhal Serbest Bırakılsın!

Taksim Dayanışması düzenlediği toplantıda Gezi Parkı'nın park olarak kalmasını halkın sağladığını belirterek gözaltına alınan üyelerinin serbest bırakılmasını istedi.

Gezi Parkı'nın dün polis tarafından kapatılıp halka müdahale edilmesi ve Taksim Dayanışması üyelerinin gözaltına alınmasının ardından Dayanışma bugün basın toplantısı düzenledi.

Gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması istenen toplantıda, kamusal alan olan parka halkın girişinin kısıtlanamayacağı belirtildi.

Taxim Hill'de yapılan toplantıya Türk Tabipleri Birliği Başkanı Özdemir Aktan, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, TMMOB Yönetim Kurulu'ndan Mehmet Soğancı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu'ndan Mustafa Turgut, Dayanışma Sekreteryası'ndan Hüseyin Demirören katıldı.

"Parkı var eden de güzelleştiren de halk"

Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Mehtmet Soğancı, dayanışma üyesi 48 kişinin gözaltında olduğunu ve Vatan Emniyet'te tutuldukları bilgisini verdi.

Soğancı, hiçbir uyarı yapılmadan dün Taksim'de yine halka biber gazı ve suyla müdahale edildiğini dayanışma üyelerinin valinin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınarak suç işlendiğini belirtti.

Gözaltına alınanların halkların hiçbir işlem yapılmadan serbest bırakılmasını istediklerini söyleyen Soğancı, kenti polis şiddetiyle idare etmeye çalışan iktidarın yalan söylediğini ifade etti.

"'Gezi Parkı' sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir."

Soğancı, 28 Haziran'dan beri süren ve yargılanmayan aksine "aklanan" polis şiddetine rağmen halkın direndiğin belirtti.

"Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda kendiliğinden yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; kendi hayatlarımızın kaderini hep birlikte kendimizin belirleyeceği, Türkiye'de gerçek bir demokrasinin inşasına dair hepimize ışık olmuştur."

"Plastik mermi nedeniyle çok fazla yaralı var"

Eyüp Muhçu: Vali, Gezi Parkı ile ilgili yargı kararı olmasına rağmen halkın parka girip girmeyeceğine karar verme yetkisine sahip değil. Halkın kamusal alana girmesine kısıtlılık getirmek suçtur. Bu kamusal alana girmek için kimseden izin almayacağız.

Özdemir Aktan: Vali İstanbul halkını parka davet etti, sonra da gazla karşıladı. Bunu bir tuzak olarak mı algılamak gerekiyor? Son zamanlarda polis şiddetinde dikkat çeken en önemli nokta plastik mermi kullanımıdır. Şu anda sayılarını tam olarak bilmiyoruz ancak bu mermiler nedeniyle çok fazla yaralı var.

Arzu Çerkezoğlu: Bundan sonra hiçbir şey haziran direnişinden önceki gibi olmayacak. Burada sokakta özgürlük, eşitlik ve barış isteyen insanlar kazandı, AKP iktidarı kaybetti. İktidarı bu akıl dışı uygulamalardan vazgeçip akla davet ediyorum.

Mustafa Turgut: Kenti başbakan yürütüyor; bu olanların da sorumlusu odur. Halkın vicdanını rahatlamak için bu şiddetin tüm sorumluları yargılanmalı.

Toplantının ardından katılımcılar hep birlikte "Her yer Taksim her yer direniş" sloganları eşliğinde Gezi Parkı'nda yürüdü.

"Gözaltındakiler neyle suçlanıyor, bilmiyoruz"

Burada konuşan avukat Can Atalay, Gezi Parkı ile ilgili kararın saklandığını dair basında çıkan haberlerle ilgili "Görüşme tutanağı 18 Haziran'da Uusal Yargı Ağı'na (UYAP) düşmüş. Ancak biz kimseye güvenmediğimiz için mahkeme tutanaklarının değiştirilme ihtimaline karşı gerekçeli kararın çıkmasını bekledik. 3 Temmuz'da karar çıkar çıkmaz da paylaştık" dedi.

Atalay, gözaltına alınanların henüz resmi olarak avukatlarıyla görüştürülmediklerini ve de üzerlerine atılı suç belgesinin de incelettirilmediğini aktardı.

Dünkü olaylarda dayanışmadan 48 olmak üzere yaklaşık 80 kişi gözaltına alındı. Dayanışmadan gözaltına alınanlardan bazıları şöyle: Taksim Dayanisması'dan Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı, Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, Mimarlar Odası İstanbul Şube yöneticisi Sabri Orcan, Halkların Demokratik Kongresi yönetim kurulu üyesi Ender İmrek, TKP MYK üyesi Erkan Baş, HDK'den Haluk Ağabeyoğlu, Kaldıraç Dergisi'nden Hakan Dilmeç, EHP İstanbul İl Baskanı Emre Öztürk.

Kaynak: Bianet

8 Temmuz 2013 Pazartesi

"Gezi" hak ihlali bilançosu: 3.482 gözaltı, 101 tutuklu; 19 Kişiye “Tencere-Tava” Eyleminden 9 bin 880 TL Ceza

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bugün açıkladığı Gezi direnişiyle ilgili bilgi notuna göre, toplam 3 bin 482 kişinin gözaltına alındı, 101 kişi tutuklandı.


TİHV, Gezi direnişi sırasında toplam 101 kişinin tutuklandığını açıkladı, gerekçeler arasında “cami basmak” da var. Direnişe tencere-tava çalarak katılan 19 kişiye de toplam 9 bin 880 TL para cezası verildi.

Tutuklamalara “yasadışı örgüt yöneticisi veya üyesi olmak”, “kamu malına zarar vermek”, “silah ve mermi bulundurmak” veya “cami basmak” gerekçe gösterildi.

Gözaltına alınanlardan 59’u bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne ifade vermek üzere getirildi.

TİHV’in açıklamasına göre, “Gezi Parkı eylemlerine evlerinin balkonundan tencere ve tava ile ses çıkartarak katılan şu ana kadar 10 kişiye ‘Kabahatlar Kanunu’na muhalefet ettikleri’ gerekçesiyle 88’er lira, dokuz öğrenciye ise aynı kanundan dolayı 1000’er lira para cezası verildi.”

“Gezi Parkı projesine yönelik 27 Mayıs’ta başlayan ve polisin topluma yönelttiği şiddet nedeniyle temel hak ve özgürlüklerin talep edildiği protestolara dönüşerek İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Bingöl ve Bayburt hariç tüm illerde düzenlenen eylemler parklarda düzenlenen forumlarla devam ediyor.”

Palalı saldırganlar serbest, direnişçiler gözaltında

Açıklamada, Cumartesi günkü eylemde dört kişinin halka satırlarla saldırdığı da ifade edildi:

“İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin Taksim projesini iptal etmesinin ardından 6 Temmuz’da Gezi Parkı’na gitmek için İstiklal Caddesi’nde ve Taksim Meydanı’nda toplanan halka, polis gaz bombası, tazyikli su ve plastik mermilerle saldırdı.”

“Gece boyunca İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında ve Taksim Meydanı civarında devam eden saldırılar sırasında esnaf oldukları belirtilen dört kişi Talimhane’de halka satırlarla saldırdı.”

“Gözaltına alınan dört kişi tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri mahkeme tarafından 7 Temmuz’da serbest bırakıldı. Gece sonunda 59 kişi gözaltına alındı, onlarca insan yaralandı.”

“Toplanan gruplara saldıran polislerin kask numaralarının bulunmadığı ortaya çıkarken polis, Sarı Basın Kartı bulunan gazetecileri de darp etti.

Kaynak: Bianet

7 Temmuz 2013 Pazar

Gezi Parkı Bugün Değil, Yarın Açılıyormuş!

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Gezi Parkı'nın yarın sabah açılacağını açıkladı. Taksim Dayanışması "Forumlarımızın ışığını Gezi Parkı’na taşımaya kararlıyız" diyerek saat 19.00'da Gezi Parkı'na gitme çağrısı yaptı.

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Gezi Parkı'nun yarın sabah açılacağını açıkladı.

“Belediye Başkanımızla yarın parkı açacağız” diyen Mutlu dün Twitter'dan parkın bugğn (Pazar) açılacağını yazmıştı. Vali, Taksim Dayanışması'nın “Parkımıza Gidiyoruz” çağrısını “hukuksuz” olarak değerlendirmiş, dün akşam Gezi Parkı'na gitmek isteyen İstanbullulara polis cop, biber gazı, tazyikli su, plastik mermi ve boya mermisiyle müdahale etmişti.

Forumlar Gezi'ye taşınıyor

Taksim Dayanışması ise bugün yaptığı açıklamada her gün yaşanan polis şiddetini kınarken, Anayasa'nın 34. maddesine göre herkesin önceden izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olduğunu hatırlattı.

Yarın 19.00'da Gezi Parkı'na çağrı yapan Taksim Dayanışması'nın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"Bizler 08.07.2013 Pazartesi günü saat 19.00’da kendiliğinden yeşererek yalnızca İstanbul'a değil tüm Türkiye'ye bir demokrasi örneği olarak yayılan forumlarımızın ışığını Gezi Parkı’na da taşımaya kararlıyız. Bütün dünyaya örnek olan Dayanışmamızdan, taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmedik ve asla vazgeçmeyeceğiz.

"Çünkü haklıyız, çünkü kararlıyız."

Kaynak: Bianet


Taksim Dayanışması'nın çağrı metninin tam hali:


6 Temmuz 2013 Cumartesi

Taksim'e yine polis saldırdı!

Vali Mutlu'nun Gezi Parkı'nı yarın tekrar açacağını duyurmasından bir gün önce, Taksim Dayanışması'nın çağrısı ile toplanan binlerce kişiye polis yine, biber gazı, plastik mermi, kimyasallı tazyikli su ile saldırdı. Artık Türkiye'de alışık olduğumuz ve bize devletin ne olduğunu daha iyi öğreten, görmemizi sağlayan utanç görüntüleri bir kez daha yaşandı.

Yüzlerce insanın ve hayvanın polis şiddeti ile yaralandığı protestolarda basın emekçileri de zarar görürken yine en temel hak olan gösteri ve yürüyüş hakkı engellenmiş oldu. Ezberledikleri ve eğitildikleri gerçekdışı hikâyelerle halka saldıran gözü dönmüş polis, halkın, hayvanların ve doğanın üzerinde terör estiren devletin maaşlı ve eli kanlı piyonları olarak bir kez daha "görev"lerini yerine getirdi ve direnen Taksim'e saldırdı. Şimdiden alacakları ikramiyelerin zehir-zıkkım olmasını diliyoruz. Eli satırlı, palalı faşistler de yardımcı kuvvet olarak görev başındaydı.

Bu kanlı, haksız müdahaleyi sindirmiyoruz, affetmiyoruz ve unutmuyoruz.

Gün içinde yaşanan gelişmeleri aktarmak yerine farklı haber kaynaklarına sizi yönlendiriyoruz:

Bianet: Taksim'de Yine Polis Saldırısı

"Parkımıza Gidiyoruz" çağrısıyla Taksim'de biraraya gelenlere polis gaz ve tazyikli su sıkıyor. İstiklal Caddesi gaz altında, çatışmalar sürüyor. Taksim İlkyardım'a 28 yaralı getirildi.

ETHA: Taksim'de polis saldırısı ve direniş (Güncelleniyor)

Mahkemenin Taksim projesini iptalinin ardından Gezi Parkı'na gitmek için Taksim'de toplanan halka, polis gaz bombası, tazyikli su ve plastik mermilerle saldırdı. Saldırıya rağmen halkın, Gezi Parkı için direnişi devam ediyor.

Kadınlar cinsel işkenceye karşı yürüdü

Kadınlar, polisin cinsel işkencesine karşı yürüdü, "AKP'den, tacizci polisten korkmuyoruz" dedi.

"Burada olmaya devam edeceğiz"

Taksim Dayanışması, bugünkü polis saldırısı nedeniyle Taksim Meydanı'nda okuyamadığı basın açıklamasına yazılı bir metin olarak duyurdu, "Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz" dedi.

İnsan Haber: Taksim'den dakika dakika gelişmeler

Taksim dayanışmasının çağrısıyla Gezi parkına yürümek isteyen gruba polis müdahale etti. Grubun toplanmasına dahi fırsat verilmeden yapılan müdahale saat 18:00'de başladı. Taksim'in ara sokaklarında hala devam eden çatışmalarda ise çok sayıda kişinin de gözaltına alındığı bildiriliyor.

Başka Haber: 'Gezi Parkı'na Gidiyoruz' Eylemine Polis Müdahalesi

Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla Taksim'de toplanan kitleye polis tazyikli su ve gaz bombaları ile saldırdı. Saldırıya rağmen halkın, Gezi Parkı için direnişi devam ediyor.

Muhalefet.org: Taksim Dayanışması: Parkımıza Gidiyoruz! (Güncelleniyor...)

4 Temmuz 2013 Perşembe

KAMPANYAYA KATILIN: Türkiye'de hayvanlı sirkler yasaklansın!

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de hayvanlı sirklerin yasaklanması için başlattığımız online kampanya için desteğinize ihtiyacımız var. Kampanyaya ulaşmak için tıklayın.


Dünyanın pek çok ülkesinde ve coğrafyasında aktivistler sayesinde hayvanlı sirkler yasaklanıyor. Buna son olarak Kıbrıs eklendi. Türkiye’nin de dahil olduğu “Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi”ne göre tüm ülkeler bu ahlakî sorumluluğu yerine getirmeli ve tüm dünyada hayvanlı sirkler yasaklanmalı.

Henüz hayvanlı sirkler konusunda herhangi bir yaptırım, kısıtlama ya da yasaklama kararı almayan Türkiye, Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi’ndeki pek çok maddeyi ihlal etmeye devam ediyor.

Türkiye’deki hayvanlı sirklerin kapatılması için sen de kampanyaya katıl ve yasal sürece destek ol. Çünkü sirklerde doğal yaşam alanlarından kopartılan hayvanlar akıl almaz işkencelerle, dayakla, açlıkla terbiye edilerek zorla sahneye çıkarılıyor. Eğitimlerde çivili sopa, kırbaç, elektroşok çubuğu, kanca gibi işkence aletleri kullanılarak hayvanlara "yabanıl" oldukları unutturulmaya çalışılıyor. Psikologlara göre sirklerde hayvan zulmü ile eğlendirilen çocuklar, büyünce şiddetin, ayrımcılığın ve türcülüğün her çeşidini normal karşılayabilir ve uygulayabilir.

Hayvanlı sirkler yasaklanana kadar mücadelemizi devam ettireceğiz. Çünkü “hayvan özgürlüğü” ciddi bir politik ve ahlâkî sorundur.

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!

İNSANA, HAYVANA, YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK!

*Hayvanlı sirklerin perde arkasını merak ediyorsanız tıklayın. (VİDEO, size rahatsızlık verebilir)

*Radikal gazetesinde yayınlanan hayvanlı sirkler hakkındaki röportajımıza ve habere ulaşmak için tıklayın.

Hayvanlı sirkleri neden protesto ediyoruz ve yasaklanmasını istiyoruz?

Erkekler Haziran'da 15 Kadın Öldürdü, 16 Kadına Tecavüz Etti

bianet'in çetelesine göre, erkekler Haziran’da 15 kadın öldürdü, 16 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 19 kadını yaraladı, 18 kadına cinsel tacizde bulundu. Gezi direnişinden 11 kadın polisin cinsel tacizine uğradı.



bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler Haziran’da 15 kadın öldürdü, 16 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 19 kadını yaraladı, 18 kadına cinsel tacizde bulundu.

Kadınların yüzde 74’ü kocaları tarafından öldürüldü, ikisi kendilerini öldüren kocaları hakkında uzaklaştırma kararı çıkarttırmıştı.

Kadınların yüzde 44’üne tanıdıkları erkekler tecavüz etti. Ankara ve İstanbul’da Gezi direnişine katılan 11 kadın polisin cinsel tacizine uğradı.

2013’ün ilk altı ayında, erkekler 88 kadın öldürdü, 77 kadına tecavüz etti, 117 kadını yaraladı, 91 kadına cinsel tacizde bulundu.

Cinayet

Haziran’da 12 ilde 15 kadını öldürdü. İki kadın kocaları hakkında çıkarttırdıkları uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü. Bir kadının boşanmak istediği kocası, cinayetten önce savcılık tarafından serbest bırakılmıştı.

Öldürülen 15 kadından 14’ünün katili kendi ailesindendi. Kadınların yüzde 74’ü kocaları tarafından öldürüldü. 11 kadını kocaları, birini babası, birini ağabeyi, birini eski sevgilisi öldürdü; birinin ise katili bulunamadı, polis kayıplara karışan kocasını arıyor. Cinayetlerin ardından üç erkek polise teslim oldu, üçü intihar etti.

Sekiz kadın ateşli silahlarla, beşi bıçakla, ikisi boğularak öldürüldü.

Haziran’da katillerin yaşı 23 ila 54; öldürülen kadınların yaşı 15 ila 54 arasında değişti.

Haziran’da kadın katli yaşanan şehirler Ağrı, Antep, Aydın, Diyarbakır, Düzce, Erzurum, Iğdır, İstanbul (2),  İzmir, Kocaeli, Konya (3) ve Uşak.

İstemediği evliliğe zorlanan 14 yaşındaki bir kız çocuğu ve kocasından şiddet gören 28 yaşında bir kadın intihar etti.

Tecavüz

Erkekler Haziran’da 12 ilde 16 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti. 16 tecavüz vakasından altısında iki veya daha çok fail vardı.

Kadınların yüzde 44’üne tanıdıkları erkekler tecavüz etti. Dokuz kadına tanımadıkları erkekler, dördüne arkadaşları, birine eski kocası, birine sevgilisi, birine işvereni tecavüz etti.

Yedi kadın sokakta, beşi evde, ikisi arabada, biri işyerinde, biri alıkonulduğu mekanda tecavüze uğradı.

Haziranda tecavüzcülerin yaşı 17 ila 39; tecavüze uğrayan kadın ve kız çocuklarının yaşı 12 ila 88 arasında değişti.

Tecavüz olaylarının yaşandığı iller Antalya, Balıkesir, Bandırma (2), Eskişehir, İstanbul (2), İzmir, Mersin, Nevşehir, Samsun (3), Sinop, Trabzon ve Zonguldak.

Şiddet - yaralama

Haziran’da erkekler 11 ilde 19 kadını yaraladı. Kadınlar yine en çok kocalarından şiddet gördü.

10 kadını kocaları, üçünü eski kocaları, birini arkadaşının kocası, ikisini babaları, birini eski sevgilisi, ikisini tanımadıkları erkekler yaraladı/darp etti.

Yedi kadın bıçakla, biri silahla yaralandı. 11 kadın darp edildi.

Haziran’da erkek şiddetinin yaşandığı iller Adana (3), Antalya (2), Denizli, Erzurum, İstanbul (2), Kayseri, Kocaeli (3), Konya (2), Maraş, Muş ve Urfa.

Taciz

Haziranda erkekler sekiz ilde 18 kadına cinsel tacizde bulundu.

Ankara ve İstanbul’da Gezi direnişine katılan 11 kadın polisin cinsel tacizine uğradı. Altı kadın tanımadıkları erkekler, biri ise öğretmeni tarafından taciz edildi.

Taciz olaylarından sekizi sokakta, sekizi karakolda, biri okulda, biri evde gerçekleşti.

Taciz vakalarının yaşandığı iller Ankara (4), Erzurum, İstanbul (8), İzmir, İzmit, Kars, Muğla ve Trabzon.

Bölgelere göre

Haziran’da 31 ilde 67 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakası basına yansıdı. En çok şiddet yine Marmara Bölgesi’nde yaşandı.

67 erkek şiddeti vakasından 23’ü Marmara, 12’si İç Anadolu, sekizi Akdeniz, yedisi Ege, yedisi Karadeniz, yedisi Doğu Anadolu ve üçü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşandı.

Kaynak: Bianet

ERKEK ŞİDDETİ HAZİRAN 2013: Kadınlar Mücadele Ediyor, Erkek Şiddeti Yargılanıyor

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Haziranda En Az 104 İşçi Öldü

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, haziran ayında hayatını kaybeden 104 işçinin 11’i kadın, beşi çocuk. Raporda torba yasanın ertelediği uygulamalara da dikkat çekildi.


İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi haziran ayındaki işçi ölümlerine dikkat çektiği aylık raporunda, haziran ayında en az en az 104 işçinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin yazılı, görsel, dijital basından takip ederek ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgileri derleyerek çıkardığı Haziran 2013’e ait veriler şöyle:

* 21 inşaat, 20 mevsimlik tarım ve 13 belediye işçisi öldü.

* 11 kadın, 93 erkek işçi hayatını kaybetti.

* Biri 14 yaşında olmak üzere beş çocuk işçi can verdi.

* Manisa’nın Milas ilçesine bağlı Güllük beldesinde işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayan Tepe-Akfen Su ve Kanalizasyon İşletmesi’ne bağlı bir birimde yedi işçi zehirlenerek hayatını kaybetti.

Tehlikeli işyerleri

Son 10 yılda 11 bin işçi ölümünün yaşandığının ifade edildiği raporda geçtiğimiz günlerde kabul edilen torba yasaya da dikkat çekildi.

“Torba Yasa ile 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer alan bazı uygulamaları ertelendi.

“Buna göre 50’den az işçi çalıştıran ‘Az Tehlikeli’ işyerleri için iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunluluğu Temmuz 2016’ya, ‘Tehlikeli ve Çok Tehlikeli’ sınıfta yer alan işyerleri için ise 2014’ün temmuz ayına bırakıldı.

“Yani saldırılar ve hukuksuzluklar yaşamımızın her alanında devam ediyor.”

“Direniş ayı”

Gezi Direnişi’ne atıfla haziran ayının “direniş ayı” olarak nitelendiği raporda, ay boyunca yaşamsal hak taleplerinin yoğun bir şiddet ve saldırı ile karşı karşıya kaldığı ve sürecin devam ettiği de vurgulandı.

“Bu süreçte Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş saldırılar sonucu hayatını kaybetti.

“Bir dershanede temizlik işçisi olan İrfan Tuna yoğun gaz bombalı saldırının ardından kaldırıldığı hastanede kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

“Yine bir emniyet görevlisi olan Abdullah Sarı yaya geçidinden düşerek can verdi.

“11 kişi gözünü kaybetti, bir kişinin dalağı alındı, 60 kişi ağır yaralandı, bunlardan ikisinin hayati tehlikesi devam ediyor, 103 kişi kafa travmasına uğradı.

“Toplamda 8041 insan yaralandı.”

Kaynak: Bianet

* Ayrıntılı rapora buradan ulaşabilirsiniz.

TAKSİM DAYANIŞMASI: “Karar, Mücadelemizin Haklılığını Kanıtladı”

Taksim Yayalaştırma Projesi'nin mahkeme kararıyla iptal edilmesinin ardından basın açıklaması yapan Taksim Dayanışması “Kazanımlarımızın takipçisi ve güvencesi olmaya devam edeceğiz" dedi.


Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi’nin mahkeme kararıyla iptal edilmesinin ardından, bugün saat 19.00’da basın açıklaması yapan Taksim Dayanışması, kararın gezi direnişinin haklılığını ortaya koyduğunu söyledi. “Kazanımlarımızın takipçisi ve güvencesi olmaya devam edeceğiz” dedi.

İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin, 6 Haziran 2013 tarihli kararıyla ‘Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi değişikliklerinin şehircilik ilkeleriyle planlama tekniklerine uygun olmadığı gerekçesiyle iptal edildi. Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin açtığı dava sonucu Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yeniden inşası ile ilgili İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın itirazı dün reddedilmişti.

bianet’e konuşan avukat Can Atalay şunları söyledi: “Bu kararın, burada artık projeye dair hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmesi gerekir. İdari yargının ilettiği bir karar, o andan itibaren uygulanmaya başlar. Ekstra önlem gereken koşullarda 30 gün ek süre istenebilir, ama burada öyle bir durum yok. Bu karardan sonra Gezi ye el uzatmaktan vazgeçmeliler. Burayı trafiğe, Gezi Parkı’nı da halka açmalılar”.

Taksim Dayanışması’nın açıklamasında, önerilen plan değişikli kent ve kentli haklarından uzak olarak ve Koruma Kurulu kararları ile hukuk iptal edilerek ilan edildiği söylenirken, devam eden yargı sürecine rağmen inşaat çalışmasının başlatıldığı belirtildi.

Başak Özer'in söz konusu davayı açan Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj Mimarları Odası adına okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 6 Haziran’da aldığı karar ile imar planı iptal edilmiş, gerekçeli karar bize bugün tebliğ edilmiştir.

“Mahkeme tarafından değişikliklerinin şehircilik ilkeleriyle planlama tekniklerine uygun olmadığı, kamu yararı gözetmediği sonucuna varılmıştır.

“Başlattığımız hukuk mücadelesi sonucunda alınan bu karar, dayanışmaya destek veren tüm yurttaşların mücadelesinin haklılığını kanıtlamıştır.

“Kazanımlarımızın takipçisi ve güvencesi olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kere daha duyuruyoruz. Taksim hepimizin”.

Açıklama sırasında “Taksim bizim, stanbul bizim”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. Beyoğlu protestolarının tanınan köpeği Eylem de basın açıklamasındaydı.

Meydanda, metro çıkışında ve Gezi Parkı’na giden merdivenlerde polisin bekleyişi sürüyor.

Kaynak: Bianet

TAKSİM DAYANIŞMASI'NDAN TAYFUN KAHRAMAN YORUMLADI: Kışla Dahil Tüm Taksim Projeleri İptal

2 Temmuz 2013 Salı

SİVAS KATLİAMI: “20 Yıl Geçti, Acımız Hala Taze”

Sivas katliamının 20. yıldönümünde yaşamını yitirenlerin aileleri, siyasiler ve binlerce katılımcıdan oluşan grup otele yürüyerek anma etkinliği gerçekleştirdi.


Sivas katliamının 20. yıldönümünde, kentte binlerce kişinin katıldığı bir anma yapıldı.

Ethembey Parkı önünde toplananlar, saat 11:00’de yürüyüşe geçti. Mevlana Caddesi girişinde polis barikatlarla yolu keserken, yapılan görüşmenin ardından yol yeniden açıldı.

Grubun önünde, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri yer aldı. Aileler, ellerinde yitirdikleri yakınlarının fotoğrafını taşıdı.

Gezi direnişi sırasında polisin vurarak öldürdüğü Ethem Sarısülük için de sloganlar atıldı.

Anmaya katılanlar, Madımak Oteli’nin utanç müzesi olması talebini de tekrarladılar.

Anmaya, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Erzurum Milletvekili Muharrem Işık, İstanbul Milletvekili Üstün Sarı, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve Bağımsız Van Milletvekili Aysel Tuğluk da katıldı.

Yaklaşık bir saat boyunca yürüyen kalabalık grup, Mevlana Caddesi ve kent meydanı üzerinden hareket ederek Atatürk Caddesi üzerinden eski Madımak Oteli, şimdiki Bilim ve Kültür Merkezi'nin bulunduğu Eski Belediye Sokak önüne geldi.

Saygı duruşunun ardından katliamda ölenlerin isimleri tek tek okundu.
Eylemciler, polis barikatı nedeni bina önüne kadar giremedi. Otelin önüne sadece yaşamını yitirenlerin aileleri ile milletvekilleri alındı.

Aileler adına konuşan ozan Hasret Gültekin'in eşi Hacer Gültekin, bina müze olana kadar içeriye girmeyeceklerini söyledi.

“Utanç müzesi olmalı”

Etkinlikte konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, katliamın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen acısının dün gibi taze olduğunu belirtti.

Bülbül de Madımak Oteli'nin utanç müzesi olması gerektiğini belirterek, “Madımak müze olmadan Alevi açılımı olmaz” dedi.

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel de otelin utanç müzesi olması isteğini tekrarlayarak, "Burayı Bilim ve Kültür merkezi yapmışlar. Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adı konulmuştu, bari buraya da Yavuz Sultan Selim adını koyun" dedi.

Avukat Şenal Sarıhan da Madımak'ı utanç müzesi yapmayan iktidara tepki göstererek, ailelerin çağrısına kulak vermesini istedi.

Kaynak: Bianet

* Fotoğraf: Muzaffer Akyüz / AA

Kıbrıs’ta hayvanlı sirkler yasaklandı!

Kıbrıs Parlamentosu geçen hafta “Hayvan Refahı Kanunu”nu değiştirmek için bir oylama yaptı ve sirklerde “vahşi” ve “evcil” tüm hayvanların kullanılmasını yasakladı.


Dünyada, pek çok ülkede, aktivistlerin çabasıyla hayvan hakları konusu daha da önem kazanıyor. Sirklerin bir eğlence yeri olmadığını söyleyen aktivistler, eğlence adı altında hayvanların işkence görmesine karşı çıkıyor ve sirklerin çocuk psikolojisini olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.

Hayvanların sirklerde kullanımını yasaklayan ilk ülke ise Bolivya. Yunanistan, Kosta Rika, Avusturya, Singapur, Finlandiya, Hindistan, Portekiz, Hırvatistan, İsrail, İsveç, Macaristan ve İrlanda’nın bazı illeri, sirklerde “vahşi hayvan” kullanımını yasaklayan ülkeler arasında. İngiltere’de de sirklerin gerçek yüzünü ortaya çıkaran gizli çekim videolarının toplumda büyük yankı uyandırmasının ardından, vahşi hayvanların sirklerde kullanılması yasaklandı. Hayvanlı sirkleri yasaklayan ülkelere son olarak da Kıbrıs eklendi.

Kıbrıs’ta yapılan yasa değişikliği ise şöyle:Gösterilerinde şov amaçlı, geçit töreni için ya da sadece halk içinde gösteriş/duruş olarak bile olsa, herhangi bir şekilde herhangi bir hayvan türünü kullanan sirklerin kurulması ve/veya faaliyet göstermesi yasaklanmıştır.

"Türkiye'den de aynı sorumluluğu ve yükümlülüğü yerine getirmesini bekliyoruz”

Türkiye’de de hayvanlı sirklerin yasaklanması için çalışmalar ve eylemler yapan Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Kıbrıs Parlamentosu’nun aldığı bu kararı, hayvanlar açısından oldukça olumlu bir gelişme olarak değerlendirerek “Kıbrıs, Yunanistan’dan sonra, türü ve ırkı ne olursa olsun herhangi bir hayvanın, insanların eğlencesi için kullanılmaması gerektiğinin farkına vardı ve bu kanunî düzenlemeyi yaptı. Özellikle Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi’ne taraf olan tüm ülkeler başta olmak üzere her ülke, bu ahlakî sorumluluğu yerine getirmeli ve tüm dünyada hayvanlı sirkler yasaklanmalı. Türkiye'den de aynı sorumluluğu ve yükümlülüğü yerine getirmesini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin de tarafı olduğu Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi, hayvanların insanların eğlencesi için kullanılamayacağını hüküm altına alsa da Türkiye, bu konuda henüz herhangi bir yaptırım, kısıtlama ya da yasaklama kararı almış değil.

"Hayvanlı sirkler yasaklanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz"

Hayvanlı sirklerin Türkiye’de yasaklanması için bir dizi eylem ve müracaatta bulunduklarını açıklayan Yeryüzüne Özgürlük Derneği, “Bu konuda Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere birçok devlet yetkilisine ve kurumuna müracaatta bulunduk ancak karşımızda herhangi bir muhatap bulmak bir yana başvurularımıza cevap dahi alamadık. Türkiye’de hayvanlar, maalesef hâlâ birer mal, insanları eğlendirmesi gereken birer nesne, oyuncak olarak görülüyor. Geçtiğimiz sene Ankara Büyükşehir Belediyesi izni ve arazisinde kurulan Büyük Ankara Sirki'nde çıkan yangında, insanları eğlendirmeleri için tutsak edilen 9 ayının yanarak can verdiğini unutmuş değiliz. Hayvanlı sirkler yasaklanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü bu, ciddi bir politik ve ahlâki sorun”.

HAYVANLARI SİRKLERİ BOYKOT EDİYORUZ!

“Hayvanlı sirklere gitmeyin, bu zalim sektöre destek olmayın. Mümkün olduğunca çevrenizdeki insanları sirk gerçeği konusunda bilgilendirin ki onlar da zulümden kazanç sağlayan bu işkencehanelerin ayakta kalmasına ve bu zulmün devam ettirilmesine ortak olmasın.” diyerek hayvanlı sirkleri boykot çağrısında bulundu.

İnternette açtığımız “Türkiye’de hayvanlı sirkler yasaklansın” kampanyasına katılmak için tıklayın.

Kıbrıs hükümetinin Hayvan Refahı Kanunundaki diğer değişiklikler arasında şunlar var:

1. Deney tesislerinde (laboratuvarlarda) kullanılan hayvanları korumak için bir Ulusal Komite kurulmalı,

2. Hayvanlar üzerinde yapılan tüm “kozmetik sakatlama”lar yasaklanmalı (eğer bir veteriner tarafından uygun ve gerekli görülmüyor ise). Bu ikinci madde kuyruk, kulaklar, dişler, tırnaklar ve ses tellerinin alınmasını da içermektedir.


Hayvanlı sirklerde neler oluyor, aktivistler neden karşı?

-  Sirklerdeki hayvanlar, doğal yaşam alanlarından koparılarak hapsediliyor, insanların eğlendirilmesi için bebeklikten itibaren akıl almaz işkencelerle, dayakla, açlıkla terbiye edilerek zorla sahneye çıkarılıyor.

- Eğitimlerde çivili sopa, kırbaç, elektroşok çubuğu, kanca gibi işkence aletleri kullanılarak hayvanlara "yabanıl" oldukları unutturulmaya çalışılıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde hayvanlı sirklerde yapılan gizli çekimlerle hayvanlara yapılan işkenceler büyük tepki çekti ve hayvanlara yaşatılan zulüm belgelendi.

- Sirkler, şehirden şehre, ülkeden ülkeye gezdikleri için bu hayvanların, suya, yiyeceğe, doğal ihtiyaçlara erişimleri de bir hayli kısıtlı durumda.

- Sirklerdeki tutsak hayvanlar, doğal yaşam ortamlarına kıyasla binlerce kat dar alanlarda, asla istedikleri gibi hareket edemeyecekleri kafeslerde tutuluyor. Doğalarına hiçbir şekilde uymayan bir ortamda, çok kısıtlı temel gereksinimleri sağlanarak sadece yaşamalarına izin veriliyor. Bu mahrumiyet nedeniyle de hapsedildikleri dar kafeslerde, kendi etraflarında, sürekli dairesel dönme hareketleri, kafa sallama gibi anormal davranışlar sergiliyorlar.

Haber kaynağı: http://www.bornfree.org.uk/news/news-article/?no_cache=1&tx_ttnews%5Btt_news%5D=1362




Born Free Vakfı'nın duyurduğu haberin tam çevirisi: