28 Şubat 2013 Perşembe

Yeşilovacık Halkı Termik Santrale Karşı

Silifke’nin Yeşilovacık Beldesinde yapılmak istenen termik santral için düzenlenen bilgilendirme toplantısı halkın yoğun protestosu ve direnişi nedeniyle gerçekleştirilemedi. Protestoda jandarma halka saldırdı.


Tabiat Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılacak olan ve ithal kömürle çalışacak Yeşilovacık Termik Santrali 1254 MWe gücü ile Türkiye’nin en büyük termik santrallerinden biri olacak. Proje kapsamında İskele ve Kül Depolama Alanı da bulunuyor. İki hafta önce de komşu belde Akdere’de Eren Termik Santrali ÇED toplantısı yapılmış yine halkın tepkisi nedeniyle toplantı yapılamamıştı.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin kurulacağı Büyükeceli Beldesinden Silifkeye kadar olan 30 kilometrelik mesafe içinde 3 termik santral ve 2 çimento fabrikası planlanıyor. Mersin Milletvekili Vahap Seçer de bu tesislerin bölgeye getireceği kirlilik yükünü soru önergesiyle daha önce Meclis gündemine taşımıştı.

Toplantının yapılacağı düğün salonu önünde saatler öncesinden toplanan Yeşilovacık halkı ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform üyeleri bölgede nükleer santral ile birlikte 3 termik santral ve 2 çimento fabrikası yapılacak olmasına tepki gösterdiler. Planlanan tesislerin yapılması durumunda başta tarım ve balıkçılık olmak üzere bölgenin turizm olanaklarının son bulacağını, sağlıklı bir yaşam istediklerini taşıdıkları dövizlerle ve pankartlarla dile getirdiler. Yeşilovacık Belediye Başkanı ve yöre halkı ÇED toplantısının yapılmamasını, projenin iptal edilmesini istediler.


Köylüler HES Mücadelesini Direne Direne Kazandı

Antalya'nın Akseki ilçesine bağlı Gümüşdamla (Zilan) Köyü'nde yapımı süren Hidroelektrik santrali (HES) hakkında Antalya 2.İdare Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının acilen uygulanarak inşaatın durdurulması için köyde bir yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı.

Gümüşdamlalılar Derneği ve Akdeniz Derelerin Kardeşliği Platformu öncülüğünde Batı Toroslar'daki 1050 m rakımlı Gümüşdamla köy meydanında toplanan yüzlerce kişi yaklaşık 3 km uzaklıktaki inşaat alanına "Direne Direne Kazandık!", "HESlere Hayır", "Su haktır, satılamaz", "Gümüşdamla'da HES istemiyoruz!" sloganları atarak yürüdü.

Ali Hoca Deresi üzerinde Erenler Enerji A.Ş tarafından yapımı halen sürdürülen Değirmen Regülatörü ve HES inşaatının bir an önce kapatılmasını isteyen Gümüşdamla köylüleri ve Akdeniz Derelerin Kardeşliği Platformu üyeleri şantiye önünde bir basın açıklaması yaptı.


26 Şubat 2013 Salı

Tecavüz davasına ve basın açıklamasına katılım çağrısı

5 MART 2013 SALI, SAAT: 10.30
İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ 31.ASLİYE CEZA MAHKEMESİ B2B-90 
Esentepe Mah. E-5 Yanyol cad. No.39 Kartal / İstanbul


Erkek egemen toplum, tıpkı kadınları olduğu gibi hayvanları da kendine mal ediyor, işkence ediyor, tecavüz ediyor, öldürüyor!

Sessiz Kalmayalım! Tecavüze uğrayan köpeğin davasına hep birlikte katılalım.

Yaşadığı sokakta uyurken, zorla arabaya bindirilerek kaçırılan ve bedenine defalarca tecavüz edilen sokak köpeği Ayşa’nın duruşması, 5 MART 2013, Salı günü İstanbul Anadolu Adliyesi 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İnsan merkeziyetçi-türcü ve erkek egemen sisteme karşı mücadele eden aktivistler olarak, saat 10.00'dan itibaren adliye önünde olacağız.

Hayvana şiddet uygulayan, işkence ve tecavüz eden birçok kişi, suçu ispatlansa bile elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmaya devam ediyor. 

Yeryüzüne Özgürlük Derneği olarak, duruşma öncesinde iki yüzlü adalet anlayışını teşhir etmek ve erkek egemen, türcü zihniyeti bir kez daha lanetlemek için adliye önünde, saat 10.30'da bir basın açıklaması yapacağız ve ardından saat 11.00'daki duruşmaya katılarak davaya müdahillik talebimizi mahkemeye ileteceğiz.

Haklara duyarlı tüm kesimleri basın açıklamasına katılmaya ve duruşmayı izlemeye, dayanışmaya çağırıyoruz.

YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ



NOT: Basın açıklamasına imzacı olmak isteyen kurum ve oluşumların derneğimizle irtibata geçmeleri rica olunur.

* İlk celsede ne olmuştu? (21/02/2012)

- Sabah gazetesinde çıkan habere ulaşmak için tıklayın.

24 Şubat 2013 Pazar

1500 kişi 2B'ye Karşı Yolu Kapattı


Antalya'nın Alanya ilçesinde 2B rayiç bedel fiyatlarına tepki gösteren yaklaşık bin 500 kişi, yolu trafiğe kapatarak yaklaşık 2 saat eylem yaptı.

Alanya'da 2B rayiç bedel fiyatlarına tepki gösteren yaklaşık bin 500 kişi, D-400 karayolunu trafiğe kapatarak oturma eylemi yaptı.

Jandarma, köylülere kısa süreli oturma eylemi için izin verirken, köylüler bir süre sonra Antalya Alanya D-400 Karayolu üzerinde Alanya yönüne doğru yürüyüşe geçti. Bu sırada jandarma ile köylüler arasında kısa süreli arbede yaşandı.


23 Şubat 2013 Cumartesi

"Anadil Politik Bir Meseledir"


HDK Gençlik Meclisi'nin 21 Şubat Anadili Günü dolayısıyla Mimar Sinan Üniversitesi'nde düzenlediği panele Şerif Derince, Mihail Vasiliadis, Garo Paylan ve Bahar Şahin Fırat konuşmacı olarak katıldı.

Mimar Sinan Üniversitesi HDK Gençlik Meclisi, 21 Şubat Anadili Günü'nde "anadili" konusunun tartışıldığı bir panel düzenledi.

Panelde Boğaziçi Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi'nde Kürtçe dersleri veren ve DISA (Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü) tarafından yayınlanan "Dil Yarası" kitabının yazarlarından Şerif Derince, 88 yıldır Rumca yayın yapan Apoyevmatini gazetesinin sahibi ve yayın müdürü Mihail Vasiliadis, Ermeni okullarında ve vakıflarında yöneticilik yapmakta olan Garo Paylan ve sosyolog Bahar Şahin Fırat konuşmacı olarak katıldı.

Derince: Direnişin temel iki talebinden biri anadili

Şerif Derince konuşmasına 21 Şubat Anadili Günü'nün ilk olarak 1952'de anadillerini savundukları için katledilen gençleri anma amacıyla başladığını hatırlatarak başladı. Günün adı Anadili Şehitleri Günü'yken "Birleşmiş Milletler tarafından liberalize edilerek, 1999 yılında 'Anadili Günü'ne evrilmesini" eleştiren Derince, dünya üzerindeki farklı eğitim modellerinden hareketle 'anadilde eğitim nasıl örgütlenebilir' sorusuna yanıtlar aradı. Eleştirel- dönüştürücü eğitim modellerini de aktaran Derince, "anadili" meselesinin politikliğini 12 Eylül 2012'de başlayan açlık grevlerindeki direnişin temel iki talebi olmasıyla açıkladı.

Vasiliadis: Azınlık olmak ve anadili

Apoyevmatini gazetesinden Mihail Vasiliadis, Türkiye' de yaşayan Rum halkının baskıcı politikalar sebebiyle yaşadıklarını kendi deneyimleri üzerinden paylaştı. 88 yıldır yayın yapan gazetenin karşılaştıkları zorluklara rağmen yayın hayatına devam edebilmesi için sürdürdükleri mücadeleye değinen Vasiliadis, "azınlık" olma durumu ve anadil ilişkisi üzerinde durdu. Vasiliadis, 1958 yılında İstanbul Üniversitesi öğrencisiyken, ders arasında Yunanistan'dan gelen ve Türkçeyi pek bilmeyen bir öğrenciye dersi Rumca tercüme ederken "Burası Keferistan değil" diyen bir öğrenciyle tartışma yaşadığını ve okulu bıraktığını söyledi. Okula geri dönmesi için aradan 54 sene geçmesi gerekmiş.

Fırat: Sömürgeci zihniyet

Sosyolog Bahar Şahin Fırat, "anadili" tartışmalarına "çoğunluk" olarak nitelendirilen "Türk" halkının gözünden bakarak, halkların nasıl milliyetçilik çukurlarına düşerek başka halkların demokratik taleplerine karşı duyarsızlaştığını, sömürgeci zihniyetin kültürlerarası uçurumlar yaratarak toplumsal hoşgörüsüzlük ortamı inşa ettiğine değindi.

Paylan: Anadili eğitiminin verilmesi yeterli değil

Son olarak yıllardır Ermeni okullarında anadilde eğitimi ne şekilde örgütlediklerini paylaşan Garo Paylan, anadilde eğitimin bir dilin yaşaması ve kamusal alanda tercih edilmesi için yeterli olmadığını belirtti. Soykırımlarla ve baskıcı politikalarla habitatları daraltıldığı için anadillerini her alanda konuşamadıklarını belirten Paylan, son yıllarda anadilde eğitime dair gerçekleştirdikleri çalışmaların umut verici olduğuna da değindi.

Kaynak: Bianet

22 Şubat 2013 Cuma

100 Yıl Boyunca Etkisi Sürecek!


İzmir'in Gaziemir ilçesinde kurşun üreten bir fabrikanın atıklarında, insan sağlığına zarar verdiği ileri sürülen radyoaktivite bulunduğu yönünde haberlerin ardından, Ege Üniversitesi (EÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa da, 'radyoaktivite' konusunda uyarılarda bulundu. 

EÜ Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Ali Osman Karababa, europium 152 adlı elementten kaynaklanan radyoaktivitenin risk oluşturmayı sürdürdüğünü söyleyerek, yarılanma ömrünün de yüz yılı bulacağı uyarısında bulundu.

Türkiye Atom Enerjisi'nin (TAEK), 2007 yılında yayınladığı raporun aksine radyoaktivite bulunmadığı yönündeki açıklamalarını eleştiren Karababa, "Europium 152'nin radyoaktivite açısından yarılanma ömrü düşünüldüğünde -bu benim ifadem değil, konunun uzmanlarının ifadesi-, orada yaklaşık bir yüzyıllık radyoaktivitenin yok olması için süre gerekiyor" dedi.


Askerde 949. "İntihar" İddiası


EMEP Gebze yöneticisi Aksu'nun zorunlu askerlik yaparken tüfeği sol şakağına dayayarak intihar ettiği ileri sürülüyor. Aile ve EMEP'li yetkililer Aksu'nun muhalif kimliği nedeniyle öldürüldüğü görüşünde.

Emek Partisi (EMEP) Gebze yöneticisi Mazlum Aksu'nun zorunlu olarak askerlik yaptığı Elazığ'da intihar ettiği ileri sürüldü.

Dün gece saatlerinde Aksu Ailesi'ne ulaşan askeri yetkililer, Mazlum Aksu'nun G3 marka tüfeği sol şakağına dayayarak intihar ettiğini, üç gündür de bunalımda olduğunu belirttiler.

Ancak aile, Aksu'nun solak olmadığını ve kaldı ki solak olsa bile o ağırlıkta tüfeği bir insanın kendi şakağına dayayarak intihar etmesinin mümkün olmadığı görüşünde.

bianet'e konuşan Mazlum Aksu'nun ağabeyi Mecnun Aksu, kardeşinin iki gün önce kendileriyle konuştuğunu ve gayet iyi olduğunu, kardeşinin muhalif kimliği nedeniyle öldürüldüğünü düşündüklerini ifade etti.

EMEP Gebze İlçe Başkanı Hasan Atik ise kışlalarda yaşanan ölümlerin hep "intihar" denilerek geçiştirildiğine dikkat çekerek, Mazlum Aksu şahsında tüm bu ölümlerin takipçisi olacaklarını söyledi.


HES, Atıklarını Irmağa Boşaltıyor


Kabadüz Yokuşdibi’nde yapılan Darıca II HES’in Turnasuyu Irmağı’nı kirleten görüntüleri ortaya çıktı. Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu, ırmağa kirli suların verildiğini görüntüledi.

Serdar Şimşek’in gönderdiği fotoğraflar ve verdiği bilgiler, HES tehlikesinin boyutunu gösteriyor. Şimşek, Muhasebe Müdürü Rıza Bülent Yücel’in kendisine, “Arıtmayı çalıştırmıyorum. Kimseden korkum yok. Kimse bize bir şey yapamaz.” dediğini iddia etti. HES için açılan dava devam ediyor. Turnasuyu halkının da sularının kirletilmemesi ve HES’lerin engellenmesi için hukuksal süreç başlatacakları belirtildi.

Kaynak: Evrensel

21 Şubat 2013 Perşembe

Berfo Ana Cumartesi Meydanı'ndan uğurlanacak

Oğlunun kemiklerini bulamadan hayata veda eden 105 yaşındaki Berfo Ana'nın cenazesi, yarın İstanbul'dan Kars'a uğurlanacak. Berfo Ana için Galatasaray Meydanı'nda da tören düzenlenecek.


Cumartesi Anneleri'nin simge isimlerinden Berfo Ana, 12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır'ın kemiklerini bulamadan hayata veda etti.

Son nefesinde "Cemil'imin kemiklerini bulmadan beni gömmeyin. Kenan Evren'i mutlu etmeyin" diyen Berfo Ana'nın cenazesi yarın (22 Şubat) memleketi Kars'a uğurlanacak. 105 yaşındaki Berfo Kırbayır'ın cenazesi önce saat 10.00'da kayıplar mücadelesinin alanı Galatasaray Meydanı'na getirelecek. Berfo Ana, buradan kayıp yakınları tarafından kırmızı karanfillerle uğurlanacak. Berfo Ana'nın cenazesi, daha sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda bulunan Şakirin Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Kars'a uğurlanacak.


Kaynak:  ETHA


"Türkiye´de 3 Dil Kayboldu, 15 Dil Tehlike Altında"


UNESCO tarafından yayınlanan "Tehlike Altındaki Diller Atlası"na göre Türkiye'de 15 dilin tehlike altında olduğunu ve 3 dilin ise kaybolduğunu bildiren HDK Adana bileşenleri, neden olarak ülkede tehlike altındaki diller için koruma programının bulunmamasını gösterdi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Adana bileşenleri, 21 Şubat Uluslar arası Anadil Günü dolayısı ile yazılı açıklama yaptı. BM Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) yayınladığı "Tehlike Altındaki Diller Atlası"na göre Türkiye'de 15 dilin tehlike altında olduğunun altı çizilen açıklamada, söz konusu çalışmanın da 30’dan fazla dilbilimcinin katılımı ile gerçekleştirildiği hatırlatıldı.

Hertevin dilinin Ethnologue.com sitesine göre Siirt kökenli, Kuzeydoğu Arami dilerinden olmasına karşın diğerlerinden oldukça farklı olduğu ve bu dilin 1999 yılında bin kişi tarafından konuşulduğunun belirtildiği açıklamada, "Ciddi anlamda tehlikede olanlar: Gagavuzca, Türkiyeli Yahudilerin konuştuğu Ladino ve Süryanice. Kesinlikle tehlikede olanlar: Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri (Atlasta yalnızca Romani bulunuyor), Süryanice’ye benzeyen Suret (atlasa göre Türkiye’de konuşan kalmadı; konuşanların çoğu göçle başka ülkelere gitti) ve Ermenice. Güvensiz durumda olanlar: Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki (Zazaca)" diye sıralandı.

Türkiye'de 3 dil kayboldu

Atlas'a göre Türkiye'de kaybolan 3 dilin bulunduğunu bunlardan Kapadokya Yunancası'nın dünyada son derece tehlike altında olduğunun altı çizilen açıklamada, "Diyarbakır Lice’deki Kamışlı köyünde konuşulan Mlahso da kayboldu. Suriye’ye göçen köylülerden İbrahim Hanna’nın 1995’te ölümüyle bu dil de öldü. Ubıhça da Tevfik Esenç’in 1992’de ölmesiyle kayboldu" şeklinde ifade edildi. Türkiye'de tehlike altında olan diller için koruma programınını bulunmaması nedeniyle dillerin kaybolduğu vurgulanan açıklamada, 21 Şubat Uluslar arası Anadili Günü dolayısı ile merkez Seyhan İlçesi'nde bulunan İnönü Parkı'nda saat 12.30'da düzenlenecek açıklamaya katılım çağrısı yapıldı.

Kaynak: DİHA

20 Şubat 2013 Çarşamba

KESK Operasyonuna Tepki


28 ildeki KESK üyelerine düzenlenen DHKP-C operasyonunda gözaltına alınanlar arasında KESK Örgütlenme Sekreteri ve doktorlar da var. Anne ve babası gözaltına alındığı için üç aylık bir bebek de onlarla birlikte nezarete konuldu, 12 saatten fazla "gözaltında" kaldı. KESK üyelerine yönelik gerçekleştirilen DHKP-C operasyonu kitle örgütleri tarafından protesto edildi. Protestolarda muhalif seslerin susuturulduğuna dikkat çekilerek gözaltına alınanların serbest bırakılması istendi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyelerine yönelik 28 ilde gerçekleştirilen operasyon kapsamında sendika üyelerinin gözaltına alınmasına kitle örgütleri tepki gösterdi.

KESK, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Kamu Emekçileri Cephesi (KEC), Emek Partisi (EMEP) ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını istedi.


Artık Operasyonda Orman Yakmak Suç Değil


Dersim'de askeri operasyonda çıkan orman yangınları 'kanunun verdiği yetki kapsamı'nda sayılarak suç olmaktan çıkarıldı.

Dersim Barosu Başkanı Fatma Kalsen ve İHD Temsilcisi Barış Yıldırım OHAL’in başladığı 1987’den 2012 yılına kadarki süreçte askeri operasyonlarda atılan mühimmatlardan kaynaklı orman yangınlarını yargıya taşıdı. Suç duyurusunda, ‘ormanlarda yangın çıkabileceği bilinmesine rağmen bombalandığı’ ileri sürüldü.

Dersim Savcılığı, şikâyet üzerine İl Orman İşletme Müdürlüğü’nden 2002’den bu yanaki yangınlarla ilgili bilgi istedi. Gelen bilgide, çeşitli yangınlarla ilgili kimi faillerin halen yargılandıkları ifade edildi. Oysa İHD’li Barış Yıldırım’a göre bu yangınlar askeri operasyonlardan kaynaklanmıyordu.


19 Şubat 2013 Salı

Samsun ve Sinop Saldırılarına Tepkiler


Kitle örgütleri ve siyasi partiler Karadeniz turundaki Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyetinin saldırıyı kınadı.

"Çözüm için müzakere, barış için kardeşlik" kampanyasını anlatmak amacıyla çıktığı Karadeniz turuna çıkan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyetinin saldırıya uğramasına kitle örgütleri de tepki gösterdi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Halkevleri, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Emek Partisi (EMEP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Sinop ve Samsun'daki saldırıları kınadı.

Siyasi partiler ve dernekler saldırıları basın açıklamaları ve yürüyüşlerle de protesto edecek. TKP saat 17.00'de Kadıköy Altıyol'da toplanıyor; Halkevleri saat 18.30'da Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi'nin önünden Şişli AKP binasına yürüyecek; HDK saat 19.00'da emek örgütleriyle beraber Taksim Tramvay Durağı'ndan Galatasaray Meydanı'na yürüyerek Sinop ve Samsun'daki saldırılar ile KESK'e yönelik DHKP-C operasyonunu protesto edecek.


18 Şubat 2013 Pazartesi

Ünyeliler: Termik Santral Değil, Yaşamak İstiyoruz


Ordu'nun Ünye ilçesinde 4 tane Yürütmeyi Durdurma kararına rağmen hala yapımı devam eden 'Termik Santralin kapatılması, yargı kararlarının uygulanması' için bugün Ünye'den gelen yaklaşık 50 köylü OMV Petrol Ofisinin önünde basın açıklaması yaptı.


Köylerinde yaptıkları süpürgelerle şirketin önüne gelen köylüler, Temiz Ünye Çevre Platformu (TUCEP) adına Sevgi Arslan'ın okuduğu basın açıklamasının ardından süpürgeleriyle eylem yaptılar.

Açıklamada, "Ünye Enerji Çöplüğü Olmayacak!" diye yola çıktıklarını hatırlatan köylüler, "OMV gibi şirketler daha çok kar etsin diye kurulan Akçay’daki termik santrale karşı mücadeleyi santral kapanıncaya kadar sürdürmeye kararlıyız" dediler.


17 Şubat 2013 Pazar

İkizdere HES Sarmalından Kurtulamıyor!


Dönemin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından, İkizdere Derneği’nin başvurusu üzerine 2 yıllık bir sürenin ardından, 22.10.2012 tarihinde Doğal SİT Alanı Kararı alınan İkizdere Vadisi, hidroelektrik santralleri sarmalından kurtulamıyor.

Derelerin Kardeşliği Platformunun (DEKAP) EDPK, DSİ ve ilgili bakanlıkların verilerinden elde ettiği bilgilere göre toplam 26 HES projesi yapılması planlanan 76 kilometrelik İkizdere Vadisi üzerinde bulunan Rüzgârlı Köyündeki Rüzgârlı 1-2 regülatörleri ve HES projesine karşı köylülerin Rize İdare Mahkemesinde açtığı ‘iptal’ davasının duruşması yapıldı.

HES’lere karşı tepkisini her fırsatta ortaya koyan ünlü şarkıcı Tarkan’ın da köyü olarak bilinen İkizdere’nin Rüzgârlı Köyü içerisinden geçen Çamlık (Rüzgârlı) Deresi üzerinde kurulması planlanan 10,5 megavat kurulu gücünde Rüzgârlı 1-2 regülatörleri ve HES projesi ilk önce Atabey enerji firması tarafından geliştirildi.

İntihar Eden Asker, Çatışmada Ölenden Daha Fazla


Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz 10 yıl içerisinde intihar nedeniyle yaşamını yitiren TSK personelinin, çatışmalarda yaşamını yitirenlerden fazla olduğunu açıkladı. Buna karşın TSK içindeki intihar oranlarının sivil kesimde görülenlerden farklı olmadığını savundu.

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 1 Ocak 2002-31 Aralık 2012 tarihleri arasında meydana gelen "pusu, silahlı saldırı, taciz ateşi ve çatışma" olaylarında 601 Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin yaşamını yitirdiğini, son 10 yılda intihar eden personel sayısının ise 965'e ulaştığını kaydetti.

Bakan Yılmaz “İntihar davranışı açısından TSK personelinde benzer yaş ve cinsiyet grupları açısından sivil örneklerden daha farklı bir epidemiyolojik veri olmadığı tespit edilmiştir” dedi.

Kaynak: SoL

15 Şubat 2013 Cuma

Cenneti Cehenneme Çevirdiler

Üç farklı yalıçapkının bir arada görüldüğü tek yer olan Kırmıtlı Kuş Cenneti yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 


Alaca yalıçapkını, İzmir yalıçapkını ve yalıçapkını gibi Türkiye’de belirli alanlarda yaşayan kuşların barınağı haline gelen Kırmıtlı Kuş Cenneti, Osmaniye’ye bağlı Cevdetiye beldesinin pis su atıklarının tehdidiyle karşı karşıya. Atıklar, Kırmıtlı Kuş Cenneti’nin içinden geçen Ceyhan Nehri'ne bırakılıyor.


14 Şubat 2013 Perşembe

Solaklı'da Köylülere Silahlı Saldırı

Karaçam Köyü'nde evinden dönen üç köylünün aracına ateş edildi. HES güvenlik görevlilerinin saldırısına uğradıklarını belirten Fevzi Bal, "Evimize gidemez olduk" diyor.


 Trabzon Çaykara ilçesindeki Karaçam köyünde yaşayan üç kişi, araçlarına Derebaşı hidroelektrik santral (HES) inşaatını güvenlik görevlileri tarafından ateş edildiği için şikayette bulundu.

36 HES projesi bulunan Solaklı Vadisi'nde iki yıldır, köylüler ile güvenlik görevlileri ve jandarmalar arasında gerginlik yaşanıyor. Son olarak temmuz ayında 70 köylü "kimlik tespiti" gerekçesiyle bir geceyi karakolda geçirmek zorunda kalmıştı. Köylülerden birçoğu hakkında şirketler tarafından yapılan suç duyuruları mevcut.

Solaklı'da Köylülere Silahlı Saldırı

Karaçam Köyü'nde evinden dönen üç köylünün aracına ateş edildi. HES güvenlik görevlilerinin saldırısına uğradıklarını belirten Fevzi Bal, "Evimize gidemez olduk" diyor.

LOÇ VADİSİ DAVASI "Suçumuz HES'le İlgili Sorulmayan Soruları Sormak"

Loç Vadisi'ne yapılmak istenen HES'in inşasını engelledikleri suçlamasıyla yüklenici firma tarafından haklarında suç duyurusunda bulunulan yöre halkından 84 kişinin davası görülmeye devam etti.



Kastamonu'nun Cide ilçesi sınırlarındaki Loç Vadisi'ne yapılmak istenen HES inşaatını yapan Orya Enerji'nin, işi yavaşlattıkları iddiasıyla yöre halkından 84 kişiye karşı açtığı davanın 2. duruşması dün (12 Şubat) Cide Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Savunma ve iddia makamları yeni tanıklar sunması üzerine mahkeme davaya 7 Mayıs Salı günü devam etme kararı verdi. Loç Vadisi Koruma Platformu üyeleri duruşma öncesi Cide Belediyesi önünde basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında "Orya Enerji firması, kendi toprağımızda bizleri yıldırmak, gözümüzü korkutmak için 80 yaşındaki analarımızı, ninelerimizi şikayet üstüne şikayet ederek Cide Jandarma karakollarına ifade vermeye çağırtıyorlar. Ömürlerinin sonbaharında, toprağında suyunun yanı başında torunuyla, ailesi ile huzur arayan ninelerimizi mahkeme koridorlarına sürüklüyorlar" diyen platform üyeleri, iddiaların aksine görevlilere iddiaların aksine tek bir fiske dahi vurmadıklarını, yalnızca çalışma ruhsatları, imar izinleri olup olmadığını sorduklarını ifade ettiler.

13 Şubat 2013 Çarşamba

"Amaç Koruma Değil Kullanma"


Tabiat Kanunu İzleme Girişimi sözcüsü Özkara, yakında Meclis'te görüşülecek Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'nın koruma alanlarını "koruma" değil, "kullanıma açma" amacı taşıdığını söylüyor.


"Yasa, yüzölçümünün yüzde 15'ini koruma kapsamına alması gerekirken mevcut korunan yüzde 3-4'lük alanı da yatırıma açmayı öngörüyor."

Tabiat Kanunu İzleme Girişimi sözcüsü Hüsrev Özkara, "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu" Tasarısı'nı böyle yorumladı.

Özkara, orman mühendisi, avukat, uzun yıllar Orman Bakanlığı bünyesinde Milli Parklar Şube Müdürlüğü dahil çeşitli bölümlerde yöneticilik yaptı.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sürecinde tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması için hazırladığı tasarının yakın bir zamanda Meclis'te onaylanması bekleniyor.

Mart 2011'de TBMM Çevre Komisyonu'nda kabul edilen tasarıya karşı 70 sivil toplum örgütünden oluşan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi oluşturuldu.

"Yüzde 15'lik alan korumaya alınmalı"

Girişimin sözcüsü Özkara, kanun tasarısının korunan alanları "koruma" değil "kullanıma açma" amacı taşıdığını belirterek çeşitli yasalarla Türkiye'de 60 yılda korunmaya alınmış bölgelerin ortadan kaldırılmak istendiğini söyledi.

Özkara, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık yüzde 3-4'lük koruma alanına sahip olduğunu bunun en az yüzde 15'e çıkması gerektiğini şöyle anlattı:

"Türkiye homojen bir ülke değil. Mesela Hollonda dümdüz bir arazi; ekosistemi farklı değil. Ama Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'nın ortasında yer aldığı için ekosistemi her yerde farklılık gösteriyor; biyolojik çeşitlilik de ona göre oluşuyor. Bu yüzden koruma alanları en az yüzde 15'e çıkmalı."

"Üstün kamu yararı ile yatırımın önü açılıyor" 

Özkara 33 maddelik tasarı ile ilgili çekincelerini şöyle sıraladı:

* Tasarıda korunan alanların sınırlarının değiştirilebileceği, kısmen veya tamamen farklı statü kapsamına alınabileceği veya koruma kararlarının kaldırılabileceği belirtiliyor.

* Ekolojik etki değerlendirme ile ilgili bölümde, "üstün kamu yararı" ve "alternatif çözümlerin bulunmaması" ifadeleri son derece muğlâk ve suistimale açık. Halk sağlığı, milli güvenlik, çevreye yarar gerekçeleriyle sunulan üstün kamu yararına dayanarak bu alanlarda "madencilik, enerji, sanayi, tarım, turizm" gibi doğa üzerinde etkiye sahip birçok yatırımın önü açılabilir.

* Yani, "yeniden değerlendirme" yapılarak korunan herhangi bir alan "subjektif" ve "muğlak" gerekçelerle ortadan kaldırılabilecek. Yasalarla koruma altına alınan 60 yıllık birikim ortadan kaldırılacak.

"Katılımcılık ve tartışma yok"

* Kanunda konunun tarafları yok. Katılımcılık ilkesi çiğneniyor. Tasarının ilk halinde sivil toplum örgütlerini kısmen de olsa kapsayan kurullar tasarıdan çıkarıldı. Bu kadarına bile tahammül edilemedi. Bazı koruma alanlarının statüleri tabii ki değişebilir. Bu konu tartışılabilir.

* Mesela, Manyas Kuş Cenneti 64 hektar, oysa bir milli park bu kadar küçük olamaz.  Ama o zaman konuyla ilgili düzenleme yoktu. Şimdi bu alan yeniden değerlendirmeye alınabilir. Konunun tarafları ile konuşulur, gerekirse yanındaki tarihi yaşam merkezi ile birleştirilerek milli park değil de tabiatı koruma alanı olur. Bu da pozitif bir yaklaşım olur. Ancak bu yasada amaç korumak değil, mevcut haliyle kalsa tabiat daha iyi korunmuş olur.

"HES'lerin dayanağı Milli Parklar Kanunu kalkacak"

* Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunundaki doğal sit alanları Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na devredilecek. Milli Parklar Kanunu, bu tasarı ile ortadan kalkacak. Sayıları hızla artan hidroelektirk santrallere (HES) karşı açılan davalarda Milli Parklar Kanunu önemli bir dayanak, bu ortadan kalkacak.

* Tasarıya karşı tepkinizi dile getirmek için tıklayınız.

Kaynak: Bianet

12 Şubat 2013 Salı

"Taş Ocakları Finike Ormanlarını Yok Ediyor"


Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu taş ve mermer ocaklarının Finike ormanlarında yarattığı tahribata dikkat çekti, doğal hayatın yok edildiğini belirtti, uygulamalardaki hukuksuzluğu vurguladı.

Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu taş ve mermer ocaklarının Antalya'da Finike ormanlarını yok ettiğini duyurdu.

Platforma halen bölgedeki 12 taş ocağının yarattığı tahribata rağmen yeni bir taş ocağı için de çalışıldığını bildirdi.

"Finike portakal bahçelerinin hemen bitiminden başlayan ve doğal kızılçam ve yükseklerde sedir ağaçları olan ormanlarla kaplı dağlık alanda 12 adet taş ocağı; orman, dağ, ve su kaynaklarını tahrip ederken 13'üncü ocağın açılması için harıl harıl çalışma yapılmaktadır."

Bölgede yaptıkları incelemeyi anlatan Platform, Finike bölgesindeki taş ocaklarının tamamının doğal orman alanları içerisinde olduğuna dikkat çekti.


11 Şubat 2013 Pazartesi

Sirk Protestosunda Darp!

Dün, 10 Şubat Pazar günü, Bağımsız Hayvan Özgürlüğü Aktivistleri Ataşehir’de kurulan Atlantis Sirki'ni protesto ederken, sirk görevlileri iki aktiviste saldırarak protestoya müdahale etti.


Bağımsız Hayvan Özgürlüğü Aktivistleri sirklerde bebeklikten itibaren işkence gören hayvanların çivili sopa, elektro şok çubuğu, kaynar su dökme, kanca gibi işkence aletleri kullanılarak acımasız yöntemlerle eğitildiğine dikkat çekerek, sirke gelen ailelere ve çocuklara broşür dağıttı. Bazı insanların sirke gitmekten vazgeçtiği görüldü.

Protesto sırasında sirk görevlileri ve organizatörler protestoya müdahale ederek protestoyu yüksek sesli müzikle bastırmaya çalıştı. “Sirklerde işkence yoktur sevgi bağı vardır” “Atlantis sirki bizi bu işkenceden kurtardığı için teşekkür ederiz” yazılı pankart açan sirk organizatörleri, çekim yapan iki aktiviste saldırarak darp etti.

3 Şubat 2013 Pazar

SELENDİ "LİNÇ" DAVASI'nda Üç Yılda Ancak İfadeler Alınabildi

Selendi'de Romanlara yönelik lince dönüşen saldırıyla ilgili üç yıldır devam eden davanın 9. duruşmasında sadece ifadelerin alınması tamamlanabildi.


Manisa'nın Selendi ilçesinde Romanlara yönelik saldırının üçüncü yılında ancak ifadelerinin alınması tamamlanabildi.

Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen 80 sanıklı davanın 9. duruşmasında mağdur ve sanıkların ifadelerinin alınması tamamlandı.

17 Mayıs'ta devam edilecek davada, tanık polislerin ifadesi alınacak.

bianet'e konuşan avukat Hilal Küey, "nefret suçu" olarak nitelendirilmesi gereken olayla ilgili devlet görevlileri hakkında en başta takipsizlik verildiğini hatırlatarak üç yılda devam eden davada henüz somut bir ilerleme kaydedilemediğini belirtti.

Sorumluların yaşam düzenin değişmediğini ancak Romanların Salihli'ye göç etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Küey, yaşam düzenleri bozulan Romanların adalet beklediğini sözlerine ekledi.

Ne olmuştu?

Selendi'de yılbaşı gecesi, bir kahvede Romanlara saldırı ile başlayan olaylar,  kısa sürede Romanların ev ve işyerlerinin taşlanmasına dönüştü.

5 Ocak'ı 6 Ocak'a bağlayan gece, Manisa'nın Selendi ilçesinde 35 yıldır yaşayan, 75 kişilik Roman topluluğuna, "Selendi bizimdir bizim kalacak" "Burası Selendi buradan çıkış yok" "Çingeneler buradan gitsin" gibi sloganlar eşliğinde yaklaşık bin kişi saldırdı.

Roman evleri, çadırları, arabaları yakıldı, yıkıldı, tahrip edildi. Polis yetersiz kaldı. Romanlar Jandarma gücüyle kurtarıldı. Selendili Romanlar, Manisa'nin Salihli ilçesine göç ettirildi.

Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı olaya karıştıkları iddia edilen 80 sanık hakkında "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek", "kamu malına zarar vermek", "mala zarar vermek", "silahla tehdit", "2911 sayılı Gösteri ve Toplantı Yürüyüşleri Kanununa muhalefet" suçlarından 3 yıldan 150 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

Kamu güvenliği sebebiyle davanın Uşak'ta görülmesine karar verildi.

* bianet'in Salihli'ye yerleşmek zorunda kalan Romanlarla geçen yıl yaptığı haberi için tıklayınız.

Kaynak: Bianet

2 Şubat 2013 Cumartesi

ÜYELERE DUYURU: Olağan Genel Kurula Davet

OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA ÇAĞRI

Derneğimizin Olağan Genel Kurul Toplantısı 21 Şubat 2013 Perşembe günü, saat: 18:00’da Anadolu Sokak № 29/2 Taksim / Beyoğlu / İST. adresinde, aşağıdaki gündemle yapılacaktır. İlk toplantıda gerekli çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantı 28 Şubat 2013 Perşembe günü, aynı yer ve saatte, aynı gündemle yapılacaktır.

Dernek üyelerimizin katılımı önemle rica olunur.

Yeryüzüne Özgürlük Derneği

Yürütme (Yönetim) Kurulu

GÜNDEM

1- Açılış ve divan heyeti seçimi.
2- Yönetim Kurulu faaliyet raporunun okunması, görüşülmesi ve onaylanması, yönetim kurulunun ibrası.

3- Denetim Kurulu raporunun okunması, görüşülmesi ve onaylanması, denetim kurulunun ibrası.
4- Tahmini bütçenin görüşülüp karara bağlanması.
5- Yönetim kuruluna fasıllar arası aktarma, iktisadî işletme kurulabilmesi veya kurulmuş bir iktisadî teşekküle iştirak etmesi, ihtiyaç halinde taşınmaz mal satın alması, dernek ihtiyaçlarını ve dernek amaçlarının tahakkuku için her türlü gerekli çalışma için ve derneği temsil, ilzam konularında yetkilerin verilmesi,

6- Benzeri dernek ve kuruluşların oluşturduğu kuruluşlara, federasyonlara derneğin üye olması veya üyelikten ayrılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi.
7- Derneğin aynı amaç doğrultusunda yurtiçinde ve yurtdışında çalışan dernek veya benzeri kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde ortak projeler geliştirmesi ve ilgili kuruluşlara sunulması için yönetim kuruluna yetki verilmesi.
8- Her türlü hukukî sorunu halletmesi için yönetim kuruluna tam yetki verilmesi.
9- Alındı belgeleri ve bağış toplama ve harcamalar konusunda tüm yetkilerin yönetim kuruluna verilmesi.
10- Yeni yönetim kurulu ve denetim kurulu asıl ve yedek üyelerinin seçimi.
11- Dilek ve temenniler.
12- Kapanış.