22 Aralık 2011 Perşembe

Gözaltında Kayıplara Zamanaşımı!

Gözaltında kaybedilen Ali ve Ayhan Efeoğlu'nun ölümünün soruşturulması "zamanaşımı"na uğradı; Ayhan'ı gömdüğünü söyleyen ve cenazelerin yerini göstermek için İstanbul'a getirilen Çarkın'ın bu itirafının ardından karara itiraz edildi.


Gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu ile Ali Efeoğlu'yla ilgili yapılan soruşturma başvurusu, "zamanaşımı" nedeniyle reddedildi.

Efeoğlu ailesinin avukatı, İnsan Hakları Derneği (İHD) Bursa Şube Başkanı Mustafa Yağcı, eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın itiraflarının ardından, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın "kovuşturmaya yer yok" kararına bugün (22 Aralık) itiraz etti.

Çarkın, Ayhan Efeoğlu'nun gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü söylemiş ve cenazesini kendisinin gömdüğünü ifade etmişti.

Üniversite öğrencisi iki kardeşten 1967 doğumlu Ayhan 6 Ekim 1992'de, 1965 doğumlu Ali de 5 Ocak 1994'te gözaltına alındı, kendilerinden bir daha haber alınamadı.

Ailesine söylemediler

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğrencisi Ali, 5 Ocak 1994'te Pendik'te sivil polislerce kaçırıldı. 26 Ocak 1994'te Cumhuriyet gazetesinde "Gözaltında kayıp iddiası" başlığıyla çıkan haberde, Ali'nin kaybedildiği ifadesi yer aldı. Bunun üzerine açılan soruşturmada, "Ali Efeoğlu'nun 'siyasi suçlu olarak arandığı' ifade edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 Ocak 2009'da "İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine isnat edilen suçun, o dönem yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 102/2 maddesi uyarınca 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan kovuşturmaya yer olmadığı" kararını aldı.

Karar, aileye tebliğ edilmedi. Efeoğlu ailesi bu kararı 14 Aralık'ta öğrenebildi.

Kayıp başvurusu da kayıp!

Ali'nin kaybedilmesiyle ilgili Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberin ardından İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı'na başvuran Avukat Ulutan Gül'ün dilekçesi Terörle Mücadele Şubesi'ne iletildi. Ancak soruşturma dosyasında ne dilekçeye ne de cevabına rastlanmadı.
Soruşturma dosyasında bulunan "Ali Efeoğlu gözaltına alınmadı" şeklindeki yazıda, Susurluk kazasında hayatını kaybeden eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile dönemin Emniyet Amiri Reşat Altay'ın imzası var.

Kovuşturmaya yer yok kararına karşı verilen itiraz dilekçesinde, ""Öldürmek için insan kaçıran, işkence yaparak öldüren çete üyelerinin eylemleri TCK 450. maddesindeki suçlardandır ve bu maddeye göre belirlenen zamanaşımı süresi 20 yıl olduğundan, henüz bu süre tamamlanmamıştır" dendi.

"Öldürmeyecek olsalar gözaltı kaydı tutarlardı"

Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği bölümü 2. sınıf öğrencisi olan Ayhan da 6 Ekim 1992'de okulunun önünde sivil polislerce gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Başvuru sonucunda açılan soruşturma sonucunda, savcılık kardeşiyle ilgili soruşturmanın sonucunda verdiği cevabı yineledi:

"15 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir."

Avukat Yağcı'nın bugün yaptığı itirazda ise şu ifadeler yer aldı: "Çarkın'ın itirafları ile Ayhan Efeoğlu'nun TMŞ görevlilerince yakalanarak kaybedildiği öğrenildi. Eksik soruşturma ve zamanaşımı müessesesinin suistimali ile verilen savcılık kararında hukuki isabet bulunmuyor."

"Ayhan'ı kaçıranlar öldürmeyecek olsalardı gözaltı kaydı tutarlardı. Ancak işkence izleri kurbanla birlikte yok edilmek istendi, işkenceyi gizlemek için öldürdüler."

Dilekçede, Ali Efeoğlu olayındaki gibi zamanaşımının 20 yıl olduğu ve bu sürenin daha dolmadığı ifade edilerek, soruşturmanın genişletilmesi talep edildi.

Kaynak: Bianet