16 Ekim 2011 Pazar

UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ!..

BASINA ve KAMUOYUNA,

Bundan tam iki yıl önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Hasdal Rehabilitasyon Merkezi diye adlandırdığı kısırlaştırma tesisinde 50'den fazla yavru köpek kuduz olabilecekleri ihtimali bahane edilerek öldürülmüştü.

Belediye yetkilileri, tesisteki yavru köpekleri yasa gereği "usulüne uygun" olarak öldürdüklerini, bu skandalın yaşanmasına da bir gönüllünün sebep olduğunu duyurdu. Bunu duyan ana akım hayvanseverler, belediyenin işlediği cinayeti sorgulamaktan öte, günah keçisi ilan edilen gönüllüyü eleştirmeye girişti. Günler boyunca süren eleştiriler, yerini her zamanki gibi büyük bir tepkisizliğe, suskunluğa bıraktı.

Belediye, gerçekleştirdiği katliamın izlerini büyük bir hızla silmeye çalışırken basına ve kamuoyuna, aslında hayvan haklarına ne kadar duyarlı olduklarını, binlerce hayvana tıbbî yardım sağladıklarını, bu konuda çok titiz çalıştıklarını beyan ediyordu.

İşte bugün, o yavru köpeklerin YASALAR GEREĞİ belediye tarafından katledildiği gün. Ve aradan geçen koca iki yıl, ne yazık ki hiçbir şeyi değiştirmedi. Hayvan hakları ihlallerinin ısrarla politize edilmemesi gerektiğini savunan ana akım hayvanseverler, o kadar ölüme, acıya, tahakküme tanık olmalarına, hatta zaman zaman kendileri bile toplumsal şiddete maruz kalmalarına rağmen hiçbir şeyi halen değiştirmeye niyetli gözükmüyor. 

Bugün yine sokaklarda katliamlar ve sürgünler devam ediyor; hayvanlara akıl almaz işkenceler yapılıyor; köpekler toplanıyor, asla yaşayamayacakları ıssız ormanlara gönderiliyor, barınaklarda kapalı kapılar ardında öldürülüyor; kediler çuvallara doldurulup ücra köşelere atılıyor; kuşlar can sıkıntısını gidermek için vurularak öldürülüyor. Toplum olarak alıştırıldığımız, hayvanların her gün maruz kaldığı rutin şiddet azalmıyor, aksine artıyor. Tüm bunlar olurken, Hayvan Hakları Federasyonu olarak tanınan Haytap, Hasdal katliamından ve her gün onlarca hayvanın katledilmesinden sorumlu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak ve İBB Başkanı Kadir Topbaş'a plaket vererek hayvan haklarının daha da geliştirileceğini iddia ediyor.

Mezbahalarda, yunus gösteri merkezlerinde/"aquapark"larda, entegre tesislerde, hayvanat bahçelerinde, hayvanlı sirklerde, yumurta çiftliklerinde, kürk çiftliklerinde, insanın ulaşıp da hayatı zindan ettiği her köşede tahakküm sürüyor, bunlardan şu anda bahsetmiyoruz bile ve bu zulüm biteceğe de benzemiyor. Çünkü mücadele, uzlaşmacı STK'lar tarafından planlı bir şekilde pasifize ediliyor. Katliamcı kurumlar, bu uzlaşmacı kuruluşlarla bulundukları ortak girişimlerle ellerindeki kanı, kamuoyundan ustalıkla gizlemeye devam ediyor.

İnsan-hayvan ayrımı yapmadan her türlü hak ihlaliyle mücadele etmek için çabalayan bizler, tamamı hayvan aleyhinde olan yasaların (5199 sayılı Hayvanları Koru-MA Kanunu da dahil) verdiği yetkiyle ve bu yasaların can almak, zulmetmek için sağladığı kolaylıkla, gerekçesi bilimsel bir veriye dayansın ya da dayanmasın, bu katliamı gerçekleştiren ve hayvanlara zulmetmeye devam eden, kısırlaştırmayı "rehabilitasyon" diye yutturmaya çalışarak kent hayvanlarına soykırım uygulayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni; katliamcı kurumlarla ortak girişimleri sonucu gerçeklerin sorgulanmasına engel olan, hak ihlallerini görünmez kılan ve meşrulaştıran, sadece uçucu toplumsal infialler yaratıp gerçekte kendi çarklarının dönmesini sağlayarak kamuoyunun tepkisizleştirilmesini sağlayan, başta Haytap olmak üzere ana akım hayvansever güruhu bir kez daha KINIYORUZ ve ister mevzuata isterse idarî emirlere dayansın, gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir katliamın, hak ihlalinin meşrulaştırılamayacağını düşünüyoruz.


16 Ekim "Hasdal Katliamı"nı
UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ!