24 Mayıs 2011 Salı

Faşizme İnat Dayanışma!


Dün anarşistlere karşı gerçekleşen faşist saldırıya yönelik, yaşananları paylaşmak için bugün 18.30′da Yüksel Caddesinde bir basın toplantısı düzenlendi.  Faşizme karşı dayanışmak için basın açıklamasına yüksek katılım sağlandı.  DTCF’li antifa’cılar 18.00′da DTCF’den çıkış yaptı ve Sakarya da bekleyen anti-faşist devrimcilerle “yaşasın devrimci dayanışma” diye haykırarak birleşti. Yüksele doğru yürüyüş gerçekleşti. Yüksel’e gelindiğinde bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında yaşanan saldırı detaylı bir biçimde anlatıldı. Yaralanan ve ameliyata alınan hayday yoldaşımızın durumunun iyiye gittiği vurgulandı. Basın açıklamasından sonra gözaltına alınan bir yoldaşımız ise serbest bırakıldı…

Basın bildirisi aşağıdadır:

“Basına ve kamuoyuna;

22.05.2011 tarihi saat 23.30 sularında evine girmek üzere olan dört devrimci anarşist öğrenci sekiz faşist tarafından evlerinin önünde; satırlarla, sallamalarla saldırıya uğradı. Olay anı aynen şöyle gerçekleşmiştir;

Arabadan inip, eve girmeden önce, evin bitişiğinde bulunan bakkala alışveriş yapmak üzere girdiğimiz esnada yanımızdan bir polis arabası geçerek, korna çaldı. Ardından bakkaldan çıktık, dışarı çıktığımızda tanımadığımız iki kişi bize doğru yaklaşıp, adres sordu. Bir arkadaşımız eve doğru çıkmaya başlamıştı. Biz dışarda kalan üç kişi adresi tarif ettik, tam içeri doğru girerken üzerimize koşarak gelen bir grup sallama ve satırlarıyla bize saldırdı. Kendimizi korumak amaçlı apartmana girdiğimiz anda elleri kanlı faşistler, döktükleri kanla yetinmeyip; apartmanın içine girdiler ve üzerimize gelen saldırıları engellemeye çalıştığımız bir anda; yoldaşımız Haydar İlkay Çelik’e, saldırarak kolundan, bacağından ve sırtından ağır bir şekilde yaralayıp; beyaz bir arabaya binerek kaçtılar.

Saldırıyı gerçekleştiren faşistleri bulmak için, arkalarından koştuğumuz anda her ne kadar plakalarını gizlemiş olsalar da, bu saldırıyı gerçekleştiren iki ülkücü faşisti de tanıyoruz. Bu iki ülkücü faşist, MHP’nin uyguladığı faşist politikaların Dil-Tarih temsilcileri, Halil İbrahim Yılmaz ve Cem Tutsoy’dur. Olay yerine gelen polislere de bu isimleri verdik. Olaya tanık olan komşularımızın ifadelerinde de faşistler tanımlanmaktaydı. Ayrıca faşistler kaçarken iki sallama kılıfını unutmuşlardı. Polisler ise unutulan bu sallama kılıflarını delil olarak kabul etmedi. Polisin, bizi gördüğünde korna çalarak faşistleri harekete geçirmesiyle, bu korumacı tavrı benzerdir. Ancak olayı gören şahitlerin ve bizim baskılarımızla, unutulan bu sallama kılıfları delil olarak sayıldı. Haydar yoldaşımızın fazla kan kaybetmesinden ötürü durumu ciddiydi. Vücüdunun üç yerinde olan kırık ve yaralar yüzünden ameliyata alındıktan sonra durumunun iyiye gittiğini öğrendik. Olayda saldırıya uğrayan diğer yoldaşımız, darbe aldığı halde şu an gözaltında ve tekrar görüyoruz ki polis-faşist işbirliği devam etmekte.

İktidarın iki yüzlü politikalarıyla meşrulaşan faşizm, evlerimizin önünde nöbet tutmakta, yaşam alanı olarak gördüğümüz heryerde silahlandırma politikalarının bir geri dönüşü olarak silahlarını, satırlarını, sallamalarını pervasızca çekip polis desteğiyle yaşamlarımızı gaspetmektedir. Yarattığı kutuplaşmalardan beslenen ulus devlet ve iktidar bu işe sürekli sosyolojik kavramlar dahil etmekte. Hepimiz biliriz, duyarız iktidarın söylemlerinde yok etmeye çalıştıklarını: Kürdistan, kürtler, aleviler, eşcinseller, devrimciler, muhalifler ve istenmeyen ne varsa iktidar karşısında , yok edilmenin eşiğinde, basit bir kavramla tanımlanmaya çalışılmakta: ‘ötekiler’. Bu söylemin pratikteki yansıması yok etme ve imhadır.

Bu saldırı tüm özgürlükçü, muhalif, devrimci insanlaradır. Doğaya, yaşama dair olan bu yoketme ve imhaya karşı biz ‘öteki’ değil devrimcileriz. Anti-faşist hareketi her yerde olduğu gibi bu toprakların bir zorunluluğu olarak sahipleniyor, faşizmi yaşamlarımızdan yok etmek amacıyla “Faşizme inat, yaşasın hayat” diyoruz.”

Kaynak: Ahali gazetesi