28 Ağustos 2010 Cumartesi

Tarlabaşı'nda Yasadışı Yıkım, Direnen İnsanları Korkutmak İçin

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, herkesi Tarlabaşı'nda yıkımlara karşı tepki vermeye çağırdı. Odanın avukatı Atalay, "hukuksuzluk" diye nitelediği yıkımlarla ilgili "Yerel mahkeme kararı dahi olmadan yıkımlar başladı. Avan projeye dayanarak yıkım yapamazlar" dedi.


İstanbul - BİA Haber Merkezi

27 Ağustos 2010, Cuma


Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Tarlabaşı'ndaki "kentsel dönüşüm" yıkımlarının yasadışı olduğunu açıkladı; karşı tepki vermeye çağırdı.


Oda, yazılı açıklamasında Beyoğlu Belediyesi'nin gerçekleştirdiği kısmi yıkımların evlerini satmayan ya da terk etmeyenleri korkutmaya yönelik olduğunu söyledi; "Tarlabaşı'nda bir korku yıkımı gerçekleştiriliyor. Çünkü siyasi iktidar, yerel yönetim ve Çalık grubu, 'Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Projesi' kapsamında bir yıkım gerçekleştirilemeyeceğini gayet iyi biliyor" dedi.


"Beyoğlu Belediyesi, gerekli güvenlik önlemlerini almadan, yıktıkları binaya bitişik binada yaşayan insanları uyarmadan, garip bir telaş içerisinde 'korkutma yıkımı'na başladı. Bu yıkımların gerçekleştirilmesinin tek amacı, bölgede yaşayan tüm insanların korkutulması. Bu siyasi iktidar, yerel yönetim ve Çalık ittifakının en çok gereksinim duyduğu şeydir."


Belediye, bölgede yaşayanların "nokta atışı" diye nitelediği, belli binaların yıkımına içeriden başlamış, dün (26 Ağustos) de bir binanın dış cephesini yıkmak için ekip göndermişti.


Atalay: Hukuki süreç devam ederken yıkım yapılamaz


bianet'in görüştüğü, Oda'nın avukatı Can Atalay, yıkımları "hukuksuzluk" olarak nitelendirdi:


"Yenileme Kurulu'nun 'Yıpranan Kent Dokularının Yenilenmesi, Korunması ve Kullanılması Hakkında Kanun Tasarısı' adlı 5366 sayılı yasaya dayanarak kabul ettiği bir avan proje var. Bu kararın iptali istemiyle dava açtık. 3. İdare Mahkemesi'nde görülen davada, mahkeme karar vermemişken yıkımlar başladı. Bu yapılan hukuksuzluktur. Tarlabaşılılardan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuranlar da oldu. Bu iki süreç de devam ederken, hukuki karar beklenmeden yıkımlara başladılar. Bu projelere dayanarak yıkım yapamazlar."

Devletin Tarlabaşı Projesi'nin ihalesini alan Çalık grubuna kamusal olanakları kullandırarak Tarlabaşı'ndaki mal sahipleriyle pazarlık yapma şansı verdiğini söyleyen Atalay, ekledi:


"Hiçbir biçimde eşit olmayan bir pazarlık usulü söz konusu. Oradaki insanlara özetle 'Burayı kamulaştıracağım, git Çalık grubuyla anlaş' diyor."


"Yoksulun mülkiyet hakkı askıya alındı"

Yıkımların "mahalledeki direnişi kırmak için" haber verilmeden yapıldığını söyleyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:


"100'e yakın mahalleli davaya katılma talebinde bulundu. Zaten bu nedenle yıkım yapılacak evlerin bitişiğindeki binaları da uyarmadılar; daha erken bir tepki oluşmasını engellemek için. Çalık şirketine, olanaklarını kullandırarak evlerin tapularını toplamasına yardımcı olan devlet, yoksulun mülkiyet hakkını askıya aldı."

Atalay, yıkım sonrası evlerin yanı sıra bölgede yaşayanların iş alanlarının da yok olacağına işaret etti:


"Orada yaşayan insanların büyük çoğunluğu işlerine yürüyerek gidip geliyor; kimi selpak satıyor kimi yemek sektörünün yoğun olduğu Beyoğlu'nda garson olarak çalışıyor... Bu insanların yıkımlar sonrası sürülecekleri yerlerde emeklerini sattıkları bir alan bulma şansları olmayacak. Sulukule örneğinde olduğu gibi..." (BT)