10 Mart 2010 Çarşamba

Gocmen Dayanisma Agi - 11 Mart Persembe 19:00 - Film Gosterimi ve Soylesi, 14 Mart Pazar 12.00 - Kumkapi Eylemi





























11 Mart Persembe 19:00 - Film Gosterimi ve Soylesi: Bir Gocmenlik Hikayesi "Welcome" (Hosgeldin)

Gunluk hayatimizda varliklarindan habersiz oldugumuz gocmenler "misafirhane" adiyla var olan yerlerde hapis tutuluyorlar. Gocmen Dayanisma Agi - http://www.gocmendayanisma.org/ 14 Mart'ta Turkiye'deki "misafirhane"lerin durumuna dikkat cekmek icin Kumkapi Yabancilar Misafirhanesine İade-i Ziyaret'te bulunacaklar.

Eylem oncesi Yesil Ev'de "Welcome" filmini izleyip, Gocmen Dayanisma Agi'ndan Clemence Durand ve Ceren Ozturk'le eylem ve film uzerine kisa bir soylesi yapacagiz.

Filmde, Fransa’nın kuzey doğusunda yer alan ve İngiltere’ye en yakın mesafedeki liman kenti Calais’te yaşayan ve İngiltere’de yaşayan sevdiği kadinin yanına gitmek için Manş denizini yüzerek geçmeye çalışan kaçak bir Iraklı Kürt göçmen gencin hayatı anlatılıyor.


Yapım: 2009 ~ Fransa
Süre: 1 saat 50 dk
Yönetmen: Philippe Lioret
Senaryo: Olivier Adam, Philippe Lioret, Emmanuel Courcol
Oyuncular: Olivier Rabourdin, Vincent Lindon, Derya Ayverdi, Fırat Ayverdi, Behi Djanati Atai, Fırat Çelik


Yer: Beyoglu Yesil Ev
Istiklal Caddesi Balo Sokak No: 21/1 Beyoglu
(0212) 244 77 80
http://www.facebook.com/event.php?eid=355472910635
beyogluyesilev@gmail.com
http://www.yesilev.info/



14 Mart 2010 Pazar 12.00 - Kumkapı Yabancılar Misafirhanesine İade-i Ziyaret

Türkiye’de de alay edercesine “misafirhane” olarak adlandırılan göçmen alıkonma merkezlerinden biri olan Kumkapı Yabancılar Misafihanesi'nde göçmenler, yasal sınırı olmayan, bir aydan bir yıla hatta daha fazlasına uzayan sürelerde hapsediliyor. Niçin alıkondukları hakkında bilgilendirilmeyen, ne kadar zaman için kapatılacaklarını bilmeyen bu insanlar, ulusal ve uluslararası belgelerde mevcut olan tüm haklardan da mahrumlar.

Göçmen Dayanışma Ağı olarak herkesin koşulsuz serbest dolaşım hakkına ve istediği yerde yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu ve kimsenin bu hakları kullandığı için hapsedilemeyeceğini savunuyor ve sözde “misafirhane” denilen bu merkezlerdeki zulmün durması için bu yerlerin kapatılmasını istiyoruz.

Şu meşum “misafirhaneler”in neye benzediğini, orada zorla alıkonan “misafirler”imizin nasıl şartlarda yaşadığını görmek ve göstermek için sizleri de 14 mart Pazar günü saat 12.00’de Kumkapı Yabancılar “Misafirhane”sine yapacağımız "ziyaret"e, ya da başka bir deyişle “görüş günü”ne davet ediyoruz.

Göçmen Dayanışma Ağı
http://www.gocmendayanisma.org/
bilgi@gocmendayanisma.org


Tarih: 14 Mart 2010 Pazar
Saat: 12.00
Yer: Kumkapı Yabancılar Misafihanesi önü
(Eski Bölge İdare Mahkemesi Vergi Mahkemesi Binası)
Muhsinehatun Mahallesi, Büyük Kömürcü Sk, 1-23, 34126 Kumkapı




Dünyada bir hayalet kol geziyor- göçün hayaleti. Para ve mallar sınırsız dolaşırken, insanların sınırları serbestçe geçmesini bir tehdit olarak gören devletler göçmenleri hapis koşullarında kapatmaktan beis duymuyor. Ne de olsa, doğudan batıya, kuzeyden güneye hiç anlaşamaz denilen hükümetler arasında bile bu konuda bir uzlaşma sağlanmış halde. Devletlerin ifadesiyle “davetsiz misafirlerin” kapatılması giderek yaygın bir uygulama halini almış durumda. Oysa onlar suçlu değil, sadece daha iyi bir yaşam umuduyla tüm sevdiklerini geride bırakmayı, yol boyu ölümle burun buruna gelmeyi göze almış insanlar.

Göçmenler sessiz bir savaşın kurbanları. Suçlu ilan ediliyor, alıkonuluyor ve görünmez kılınıyorlar. Sözde yasadışı göçle mücadele olarak adlandırılan şey, aslında bir cephesinde devletler, sınırlar ve kolluk kuvvetleri, beride ise sade insanların olduğu bir savaştan ibaret.

Büyük ölçüde Avrupa Birligi hamiliğinde yürütülmekte olan bu savaşta, göçmenler için kampların ya da Türkiye’de bilinen şekliyle misafirhanelerin kullanılması yürürlükteki araçlardan biri yalnızca. Devletler tarafından idari gözetim merkezleri olarak tanımlanan mekanlar, Türkiye’de de alay edercesine “misafirhane” olarak adlandırılıyor. İçişleri bakanlığının kararıyla gözaltına alınan bu göçmenler, yasal sınırı olmayan, bir aydan bir yıla hatta daha fazlasına uzayan sürelerde sınırdışı edilmekle serbest bırakılmak arasındaki sarkaçta tutulmakta. Niçin alıkondukları hakkında bilgilendirilmeyen, ne kadar zaman için kapatılacaklarını bilmeyen bu insanlar, ulusal ve uluslararası belgelerde mevcut olan tüm haklardan da mahrumlar. Suçlu kabul edilerek haysiyet kırıcı şartlarda, küçük ve kalabalık hücrelere tıkılıyorlar. Çocuklar, erişkinler ve aileler aynı muameleye maruz kalıyor. İsnat edilen suçları ise, ülkelerinden ayrılıp sınırları aşarken ‘gerekli’ belgelere sahip olmamak.

Yoksulluğun, savaşların, kıyımın ve sefaletin kol gezdiği bu dünyada göç bir suç değil, bir haktır.